menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

AK Parti-CHP temsil asimetrisi ve Erdoğan-Özel görüşmesinde Anayasa

43 1
30.04.2024

Gözler 2 Mayıs’taki Erdoğan-Özel görüşmesinde. 31 Mart seçmen tercihiyle TBMM arasındaki temsil asimetrisini gösterdi. Görüşme Anayasa açısından da fırsatlar doğurabilir. TBMM Başkanı Kurtulmuş temaslarına CHP’yle başlıyor.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in 2 Mayıs’ta görüşmesi bekleniyor. Bu önemli görüşmenin yapıcı bir havada gerçekleşeceğini, şartların iki politikacıyı da ülkemiz için olumlu sonuçlar ortaya çıkarmaya zorlayacağını düşünüyorum.
Zira, 2023’teki genel seçimlerde Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanlığı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çoğunluğunu, 31 Mart 2024’teki yerel seçimlerde ise CHP’nin belediyelerde ezici çoğunluğu kazanması ilginç bir temsil asimetrisi ortaya çıkardı. Yasamada çoğunluğa sahip Cumhur İttifakı’nın halktaki karşılığı önemli oranda azalırken, yerel seçimlerde CHP’yi birinci parti seviyesine çıkaran seçmenler Meclis’te güncel oranlarda temsil edilmiyor. Genel seçimlerin yenilenmesi ise hiç gündemde değil.

Bu durumun, bir açıdan bakıldığında, temsilde adaleti zedelediği söylenebilir. Diğer bir açıdan ise yüzde 50 1 şartına tabi cumhurbaşkanlığı sisteminin genel seçimlerden farklı mahiyette olduğu, genel seçimler ile yerel seçimlerin dinamiklerinin aynı olmadığı, farklı temsil durumu ortaya çıkmasının doğal olduğu savunulabilir.
Bence ortaya çıkan temsil asimetrisine “Bu durumdan olumlu ne sonuç çıkarılabilir?” açısıyla da bakmak “Kemikleşmiş sorunlara kalıcı çözüm getiren bir uzlaşma çıkarılabilir mi” diye sormak gerekiyor.

Gerçekten de merkezi yönetim ile yerel yönetimlerdeki farklılık şeklinde ortaya çıkan temsil asimetrisi, siyaset alanında iki tarafın da birbirine muhtaç olduğu (simbiyotik) bir denge oluşturuyor. İşte iktidar ve muhalefetin birbirine karşılıklı bağımlılığı, anayasa müzakerelerinde, Türkiye için asırlık bir fırsat penceresi aralama potansiyeline sahip.
Eğer Erdoğan ve Özel, Türkiye’nin yargı, hukukun üstünlüğü, temsilde adalet, yönetimde ve ekonomide istikrar gibi temel sorunlarına kalıcı çözüm getirecek bir anayasa değişikliği yapmak için birlikte çalışma konusunda anlaşabilirler ise bu asırlık fırsat penceresi sonuna kadar açılacak, böylece sürdürülebilir ekonomik büyümenin ve refah artışının kapıları da aralanacaktır.

Erdoğan ile Özel’in, yani 2028 yılına kadar iktidarı hukuken garanti altında olan ile 2028 seçimlerinde iktidar olma umudu taşıyanın uzun bir aradan sonra baş başa görüşecek olması ve görüşmede Erdoğan’ın yeni anayasa yapımı önerisini gündeme getirme ihtimali son derece önemlidir.
Çünkü Türkiye’nin, adeta kördüğüm halini almış ve kemikleşmiş olan temel sorunları toplumun kahir çoğunluğunun mutabık olduğu kapsayıcı bir uzlaşma ile kalıcı olarak çözülebilir.
Bu bakımdan tek başına Erdoğan ile Özel’in görüşmesi de bu görüşmede anayasanın gündeme gelecek olması da çok önemli ve olumlu bir gelişmedir.
Daha İyi Yargı Derneği’ni ve çalışmalarını tanıtmak için geçen hafta Strazburg’da Avrupa Konseyi’nde ve Brüksel’de Avrupa Birliği’nde (AB) yaptığım temaslar sırasında görüştüğüm bir kısım bürokratlar ve politikacılar da benzer bir düşünce ve beklenti içindeler. Yargı ve hukukun üstünlüğü konusunda varılacak bir mutabakatın, AB’ye tam üyelik için Türkiye’nin önünü ve yolunu açabileceği söyleniyor.

Temsil asimetrisinin ortaya çıkardığı bu tarihi görüşme öncesinde iki tarafın da çok iyi hazırlanacaklarına ve sözünü ettiğim asırlık fırsat penceresinin aralanacağına inanıyorum.
İlk görüşmede tarafların birbirlerini önyargısız ve ön şartsız olarak dinlemeleri, hiçbir şeyde olmasa bile müzakereleri sürdürmekte anlaşmaları gerektiğini düşünüyorum. Güven artırıcı ve gerçekleşmesi kolay jestlerin, örneğin Özel’in dillendireceğini kamuoyuna açıklamış olduğu Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının yerine getirilmesi buna karşılık Özel’in de anayasa görüşmelerini sürdüreceğini ifade etmesi gibi kolay gerçekleşebilecek jestlerle hem taraflar arasında hem de kamuoyunda güven oluşturulabilir.
Ancak, dünyanın içinde bulunduğu zorlu ve hızla değişen şartlarda Erdoğan ve Özel’in il görüşmede daha da ileriye gitmelerinin, Türkiye’nin anayasa değişikliği ile çözülecek temel sorunlarının ne olduğunu, anayasa değişikliğinde izlenecek yöntemi ana başlıkları ile belirlemelerinin, kırmızı çizgilerini ise........

© yetkinreport.com


Get it on Google Play