menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’ye Has Bir Barış Modeli

15 2
18.09.2025

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un en dikkat çekici mesajı, “Türkiye’ye has bir barış modeli” çağrısıydı. (Foto: TBMM)

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 17 Eylül’de açılışını yapan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yaptığı konuşmada önemli bir çıkış yaptı. Komisyonun İmralı’dan gelen “örgütün tamamen feshi ve silah bırakma” çağrısı üzerine kurulduğunu hatırlatan Kurtulmuş, bu sürecin millet adına denetlenmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı. Ancak en dikkat çekici mesajı, “Türkiye’ye has bir barış modeli” çağrısıydı: Dünya deneyimlerinden ders alacağız ama kendi bağlamımıza uygun bir model geliştireceğiz.

Bu söz sadece güncel sürecin değil, Türkiye’nin dünya barış literatürüne katkı potansiyelinin de bir işaretidir. Kurtulmuş’un vurgusu, dünyanın farklı bölgelerindeki deneyimlerden ders çıkarmanın önemini reddetmiyor; aksine, bu derslerden yararlanarak kendi bağlamımıza uygun bir model geliştirme sorumluluğunu hatırlatıyor. Peki “Türkiye’ye has bir barış modeli” ne anlama geliyor ve nasıl tasarlanmalı?

Barış süreçlerinin evrensel normları var: müzakere, güven artırıcı önlemler, silahsızlanma, adalet mekanizmaları, toplumsal uzlaşma… Ancak bu ilkeler tek başına yetmez. Onları hayata geçiren kültür, tarih ve toplumsal yapı sürecin kaderini belirler. Türkiye’ye has bir model, evrensel değerleri reddetmeden, onları ülkenin sosyokültürel gerçekliklerine uyarlayan bir yaklaşım olmalı. Bu aynı zamanda, barışın sadece “kâğıt üzerinde” değil, toplumun farklı kesimlerince hissedilen bir güven ve adalet duygusuna dönüşmesini gerektirir.

Bugüne kadar küresel barış çabaları ağırlıkla Batı merkezli yöntemlerle yürüdü. Yerel dinamikleri görmezden gelen modeller çoğu kez başarısız oldu. Türkiye, kendi modelini kurarken barışın halkın gündelik yaşamında ne anlama geldiğine bakmalı. Çatışmanın son bulması bir “projeden” öte, mahallede, işyerinde, ailede hissedilen bir yaşam pratiği olmalı. Bu........

© yetkinreport.com