Gazetecilik bölümünde okurken, “Haber Toplama ve Yazma Teknikleri” dersimize giren rahmetli Cenap Yakar Hocamızın meslekle ilgili olarak söylediği şu sözlerini hiç unutmuyorum…

“Gazetecilik öyle her babayiğidin yapabileceği bir iş değildir… Evvela ahlaki bakımdan dört dörtlük bir insan olacaksın… Devletin ve milletin adına sorumluluk taşıdığını unutmayacaksın… Onların değerleriyle çatışmayacaksın…

Sonra kendini toplumla ilgili her mesele hakkında eğiteceksin… Siyaseti de bileceksin, ekonomiyi de, felsefeyi de… Tıptan da anlayacaksın biraz, fenden de… Tabi, en çok da hukuku bileceksin!..

Çünkü meslek hayatın boyunca sık sık mahkemeye verileceksin… Ve o anlarda bir hakimden daha fazla hukuk bilmek zorunda kalacaksın…

Bundan da önemlisi, etrafında dönen fırıldaklardan ve kurulan bütün tezgâhlardan haberdar olabilmen için, her türlü fırıldaklığın alasını da bileceksin…

Eğer bilmezsen, o çarkların arasında ezilip yok olursun…

Sağında ve solunda daima alevlerin yükseldiği bir yoldur gazetecilik… Mühim olan o alevlere kapılmadan orada yürüyebilmektir!

Bazen patronun, bazen hükumet, bazen senden menfaati olan diğer insanlar, bazen de koruman gereken ailen yüzünden o alevlere yaklaştığın ve hatta tutuştuğun zamanlar olur…

İşte o durumda seni kurtaracak olan şey, “gazetecilik yapma” adına biriktirdiğin becerilerle, eğer sağlam bir şekilde kurgulamışsan edindiğin o“gazeteci” kimliğin olacak!...”

* * *

1950-1980 yılları arasında profesyonel gazetecilik yapan ve bir dönem Başbakan Menderes’in de basın danışmanlığını yürüten Sevgili Cenap Hocamın bu söylediklerini örneklemek maksadıyla anlattığı şeyler de ilginçti…

“Gazetecilik yapmak, yani alevlere yakalanmadan yangın içinde yol alabilmek için ben bile, 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında günlerce kapıyı eşimin üzerine kilitleyerek mesaiye gitmek zorunda kaldım. Ailemi koruma adına yaptığım bu şey nedeniyle, kim bilir komşular hakkında ne........

© Yeşilgiresun