ORMAN ÇAKALI
Dünya üzerinde yer alan dillerin hiçbirinin ''Giresunca'' kadar kapsamlı olmadığını, kitaptı-köşeyazısıydı, bilmem kaç kez yazdım, konuk edildiğim söyleşilerde kaç kez anlattım.
Benzerleri yurdumuzda pekçok ağızda da olan ''anuk'', ayam'', ''afgurmak'' gibi sözcükleri kast etmiyorum. (Anuk nane demek, ayam hava demek, afgurmak havlamak demek)
Bu minvalde; gerek yerel yemiş adları, gerek iklimsel terimler, gerekse hayvan sesi sözcükleri bir biçimde her yerde vardır diyebilirim. Anadolu bu anlamda dünyanın en zenginidir. Fakat yağmur öncesi iklim bitek Giresun'da ''çisgünlük'' halinde olur.
O ayrıdır.
***
Buradan hareketle, Giresun Dili ve Edebiyatı'nı, asıl, eklerde ve tamlamalarda görmek olasıdır diyebilir miyiz?
Deriz tabi la.
Ne diyunuz siz?
1) Bu gözler okudu. Hem de yerel gazetede okudu. Zeytinlik semtimizde yangın çıkmış'mış. Daracık sokaklara itfaiye girememiş'miş. İtfaiye yangına ancak ''galedenaarı'' müdahale edebilmiş'miş.
Tercüme edeyim. Diyor ki muhabir kardeşimiz; "Lütfen böyle semtlere uygun minik itfaiye araçları alınız. Yoksa, Giresun Kalesi'nden aşağı doğru su sıkmak zorunda kalınıyor''.
***
2) Bu kulaklar duydu. Doğrusu, Fikret anlattığı için duymuş denli oldu, ha o duymuş, ha ben, farkı olmazdı ki hiç. Adamcaaz büfeye girip; ''Bi maltepeynennük kazı kazan'' rica etmiş.
Maltepe sigarası ile kazı kazan demek ayrıdır, onu herkes der Türkiye'de. Ama maltepeyennük bitek bizim burada olur. Bu tamlamadaki matematiği duyamayandan bilim insanı, ritm duygusunu sezemeyenden müzisyen olmaz.
***
(Giresunca'nın ana unsurları olan; küçümseme-nispet yapma-mukayese........
© Yeşilgiresun
