Uzun uzadıya konuşamadık seninle. Kimsin, nerelisin, ne yapar ne edersin mesela? Nelerden hoşlanır, nelere kızarsın? Hangi renkleri seversin örneğin, hangi kuşları tanırsın sesinden?
Mesela sardunya nasıl kokar, çiğdem nasıl bir çiçektir, hanımeli kokusu seni de benim gibi sarhoş eder mi; senin de eser mi bazı bazı kavak yelleri başında?
Konuşkan mısın mesela yoksa hep suskun musundur benim gibi? Sever misin mesela kitap okumayı ve altını çizmeyi sevdiğin satırların? Sonra bisiklete binmeyi, kumsalda kalpler çizip içine sevdiğin ismini yazmayı, paçalarını kıvırmadan yürümeyi sever misin mesela kumsalda çıplak ayaklarınla kızgın kumlara aldırmadan?
Senin de hoşuna gider mi gün batımındaki renk cümbüşü? Gök mavi saltanatının yerini yavaş yavaş kızıla ve laciverdi bir örtüye bırakırken sen de şükreder misin bunca güzelliğin zarafetine mesela?
Yağmur kırmızı çizgimdir benim, olmazsa olmazımdır, kara sevdamdır, yürek yaşamdır, nazlı yârimdir, diğer yarımdır. Yağmuru sevmiyorsa birisi ona zor ısırırım mesela, kolay kolay kanım kaynamaz, yüreğimde hep bir tedirginlik hep bir şüphe barınır istemsizce. Yağmuru nasıl sevmez bir insan anlayamam, neden yağmurdan kaçar, niçin yağmurdan hoşlanmaz bir türlü çıkamam işin içinden.
Yürümeyi severim sonra bir de ince belli bardaktan çay içmesini. Mesela çay sever misin sen de........

© Yeşilgiresun