Küçürek Bir Hikâye
Kıvırcık saçlarının sakladığı kirli, küçük bir yüzü vardı. Gözlerinde korkudan çok bir endişe okunuyordu. Adımları ne telaşlı denecek kadar dikkatsiz ne de huzurlu denilebilecek kadar ölçülüydü. Ellerini kendisinin olmadığı her halinden belli olan bir ceketin ceplerine sokmuştu.
Güneş epeydir yoktu ve yağmur henüz başlamamıştı. Kuru, soğuk bir rüzgâr arada bir kendini hatırlatıyor, kurumuş, sararmış, parçalanmış yaprakları, açık unutulmuş bahçe kapısından H… sokağına taşıyordu.
Günün bu saatlerinde sokak pek bir tenha olurdu. Gerçi ne zaman kalabalık olmuştu ki o malum olayın yaşandığı günü izleyen birkaç gün dışında?
Bir köşeye atılmış, kaderine terk edilmiş, kimi kimsesi kalmamış, adı sanı unutulmuş biriydi nicedir.
Bahçe bakımsızlıktan ve ilgisizlikten bir mezbeleliğe dönüşmüş, dört bir yanı yabani otlarca........
© Yeşilgiresun
