menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hayal Kahvesi

23 0
09.07.2025

Akşam güneşi evin gölgeleyemediği bahçedeki sarı çiğdemlerin üstüne düştü, kedi, çardakta kıvrılmış akşam keyfi yapıyor ve ben rüzgârın yapraklarıyla oynaştığı mandalina, limon ağaçlarıyla teselli bulmaya çabalıyorum.
Ocaktaki demliğin altındaki buharın sesi kapanmakta olan gözlerime diren diyor, diren ve karşı tepelerde hükmünü süren güneşin renk oyunlarıyla bir nebze de olsa teselli bul.
Azıcık gözüm dalar gibi oluyor lakin rüzgârın, ev havalansın ve de cereyan yapsın diye açtığım bütün pencerelerinden ve kapılarından birkaçını nezaket sınırlarını aşacak bir şekilde çarpmasıyla irkilmem bir oluyor.
Uçak geçiyor yine ve ben hangi havayolları olduğunu görmek için başımı pencereden çıkarıp bakmaya üşeniyorum. Duvar saatine bakmam yeterli aslında ya da bahçedeki gölgelerin uzunluğundan kısalığından saati tahmin edip uçağın hangi havayoluna ait olduğunu pekâlâ bilebilirim veya tembel tembel uyuklamaktansa düz adım bahçeye çıkıp uçağın kuyruğuna da bakabilirim ama huysuzluğum üzerimde işte, anlasana hiçbir şey yapmak istemiyor canım. Senin anlayacağın ağustos böcekliğim üstümde yine.
Nostaljik görünümlü radyodan evin dört bir köşesine dağılan, oradan da bahçeye sızan müziğin sesine bırakıyorum bir süre kendimi. Demlik hala kaynamakta ocağın üstünde ve buharın........

© Yeşilgiresun