menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Selçuk Özdağ Anlatıyor: Siyasi Krizler Politik çözümler (2)

44 7
27.07.2025

Selçuk Özdağ, röportajımın bugünkü bölümünde seçim ittifakları konusundaki düşüncelerini anlattı.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Türkiye’nin ve Türk milletinin yeni ya da “yesyeni” bir anayasaya değil anayasaya uyacak ona ram olacak bir yönetime ihtiyacı vardır. İktidar Partisinin birçok yetkilisi ve mensubunun, Türkiye Cumhuriyeti ve kurucu değerleri ile bir sorunu olduğunu biliyoruz. Bu anayasa değişikliği tartışmalarında bu değerlere atıf yapan ilk dört madde başta olmak üzere birçok hükmü değiştirmek istediğini de biliyoruz. Ancak mevcut konjonktürde bunu yapamayacaklarının farkındalar ve ölümü gösterip sıtmaya razı edecekleri bir hamleyle şirinlik yapacaklardır. Esasen bu ilk dört madde sadece zokadır ve umurlarında olduğunu da sanmıyorum. Sadece bunu tartıştıracaklar ve sonunda öyle bir niyetimiz yoktu ki diyerek kendilerine lazım olan madde(lere)ye odaklanacaklar. Dil ve vatandaşlık konusunda ne düşündüklerine gelince, bunu zaten beyan ettiler. Anayasa Komisyonuna atanan Prof. Serap Yazıcı'nın vatandaşlık tanımı hakkında Anayasa'nın 66. Maddesindeki mevcut hali: "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür” tanımını "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı denir." şeklinde değiştirilmesini teklif etmişti zaten.Yani yavaş yavaş alıştıra alıştıra (güya normalleştirecekleri) bir sürece çoktan girdik aslında. Bu konuda muhalefetin oyuna gelmemesi gerekiyor, umarım gelmezler.

Yapacakları güya “yeni anayasada” CB seçilme oranını 40 1’e bağlama niyetlerini ifade ettiler. Ama bu konuda MHP başta olmak üzere diğer partilerle uzlaşması zor. Zaten Devlet Bahçeli bu minvaldeki tartışmalara kapıyı kapatmıştı. Ancak en bariz niyetlerinin; Anayasa’nın 101. Maddesindeki CB iki kere seçilir hükmünü değiştirmekten ibaret olduğunu belirtmek istiyorum.

Tek ve gerçek sebebin bu olduğunu diğer konuların bir takım havuç ve zokalar olduğunu defalarca ifade ettim. Gelelim esas konuya:

Yeni Anayasa tartışmaları Türkiye’nin acil ve ölümcül sorunlarının üstünü örtmek ve Sn. Erdoğan’ın bir kere daha ve hatta yapabilirlerse ölünceye kadar seçilebilmesinin yolunu açmaktan ibarettir. Herhangi bir kanun ve anayasa hükmünü tanımayan bir iktidarın, demokratik ve çağdaş anayasadan bahsetmesi içi boş bir tartışmadır. Hâsılı; Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni bir anayasaya ihtiyaç yoktur. Bu anayasa değişikline ihtiyacı olan bir AK PARTİ/Erdoğan gerçeği vardır.

Eğer bunu yapamazlarsa Cumhurbaşkanlığı’nın son bulacağını en iyi kendisi biliyor.

Yeni anayasadan kastı, bana bir şans daha verin demenin “Erdoğancasıdır.”

“Ben varım ya”

Bu soruya rahmetli Demirel gibi cevap vererek biraz gülümseyelim istedim.

En başta da ifade ettim, siyaset kutsal bir iştir. Milletim için “en iyi ne iş yapabilirim” diyen herkes bir şey söyleyebilir. Ama benim için bunun cevabı siyasettir. Siyasetin ahlaki olanıdır. Her meslek ve işte ahlaksızlık ve ahlaksızlar olabilir. Bu durum o mesleklerin değerini ve önemini hafifletmez, siyasette de böyledir. Bugün insanımızın en güvenmediği kurumların başında maalesef siyaset ve siyasetçiler gelmektedir. Bizler şapkamızı önümüze koyup bunun muhasebesini yapmalıyız. Yapıyor........

© Yeniçağ