Nazım Hikmet’in Şiir Dünyasına Geniş Açıdan Bakış
Türk şiirinin dünyadaki en büyük ve en önemli temsilcilerinden biri olan Nâzım Hikmet, çocukluk çağından itibaren yaşamı boyunca sanatı yoluyla hayatın tam içinde kalmayı başarmış ender kişilerdendir. Duygu ve düşüncelerini, ideolojisini, hissettiklerini yasaklı olduğu dönemlerde bile sürekli değişen, gelişen ve olgunlaşan bir şiir anlayışıyla yazmaktan geri durmamış, en açıklığıyla dizelerinde işlemiş, böylece şiirleri dünya edebiyatındaki yerini almıştır.
Nâzım Hikmet’in şiirlerinin bu denli dikkat çekmesinin nedeni kullandığı yalın, kendine özgü dili, temalarındaki çeşitliliği, dünya insanına bakış açısı ve içtenliğidir.
Nâzım Hikmet ülkemizde kendisinden en çok söz edilen bir şair olmasına karşın, Ona özgü hususlar bir kenara bırakılıp yaşadığı aşklar, abartılı bir biçimde öne çıkartılarak, onun devrimci yanı gizlenmeye çalışılmakta ya da komünist, sosyalist, gerçekçi, kavgacı yanına aşırı vurgu yapılıp karalama politikası güdülmektedir.
Şiir sanatının gelmiş geçmiş en büyük ustalarından Nâzım Hikmet’in dizeleri kendi ülkesinin kültüründe kök salmış ulu bir çınar gibidir. “Milletim” derken, Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran Türkiye halkına ‘Türk Milleti’ denir” tanımıyla bütünleşmiştir.
“Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket, bizim.”
diyen Nâzım Hikmet’i gerçek devrimci kılan en önemli yanı, onun “vatan ve millet sevdası”dır. Nâzım Hikmet’in binlerce dizesi bu gerçeği dile getirir.
Büyük bir yurt sevgisiyle 1939’da İstanbul Tevkifhanesinde başlayıp, 1940’ta Çankırı Hapisanesinde devam edip 1941’de Bursa Hapisanesinde tamamladığı Kurtuluş Savaşı'nı bölümler halinde anlattığı: Millî Mücadele'yi işgalci düşmanın faaliyetleri ve üst tabakanın büyük ihanetleriyle mücadele eden sıradan insanların destanî öyküsü olarak yorumlanan Kuvayi Milliye Destanı bunlardan biridir.
Birinci Dünya Savaşında, Osmanlı orduları neredeyse bütün cephelerde yenilmek üzeredir. Hamidiye okul gemisinde öğrenim gören Bahriye Mektepli Nâzım Hikmet ve arkadaşları, İstanbul’da artık, kabaran millî mücadele dalgasının dışında kalamazdı. Ülkesinin yaşadıklarını yüreğinde duyarak cesaret ve atılganlıkla kendilerini yollara vururlar. Çocukluk arkadaşı Valâ Nurettin’le “Yeni Dünya” adlı eski bir gemiyle........
© Yeniçağ
