Popülariteden güvene…
Mansur Yavaş’ın son açıklaması, siyasetin o hızlı tüketilen gündem akışında “yine bir açıklama” gibi görülebilir. Ama dikkatle okunduğunda, bu sözlerin ötesinde bir yönetim refleksini, hatta bir siyasal kültür değişimini işaret ettiği söylenebilir.
Yavaş, “bazı kişiler aracılar vasıtasıyla şantaj girişiminde bulundu” diyerek sadece bir saldırıyı ifşa etmiyor; aynı zamanda bir yönetim biçimini ilan ediyor. “Elinde belge veya bilgi olanlar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2025/246444 Hz dosyasına başvursun” çağrısı, alışıldık savunma cümlelerinden çok farklı bir tonda yankılanıyor.
Bu cümledeki özne dikkat çekici: “Bizimle ilgili bilgi varsa, hukuka gidin.” Yani korku yok, savunma değil; açık çağrı var. Bir yöneticinin şeffaflık konusunda söylem değil, davranış sergilemesi…
Peki, bu tür bir duruşun popülariteyle ilişkisi ne? Ya da şöyle soralım: Popülariteyi aşan bir “güven endeksi” mümkün mü?
Siyasetin yeni parametresi: güven endeksi
Siyaset uzun süredir popülariteyle ölçülüyor. Anketlerde beğeni oranı, sokaktaki selamlaşma, sosyal medyadaki etkileşim sayısı… Bunlar, bir siyasetçinin görünürlüğünü gösterir; ama güvenini değil.
Güven, görünürlükten daha sessizdir. Davranışın tutarlılığına, krizdeki tavra, çıkar karşısında gösterilen dirence dayanır.
Mansur Yavaş’ın açıklaması, tam da bu nedenle farklı bir yere oturuyor: O, “gösterilen” değil, “gözlenen” bir lider profili çizmeye çalışıyor.
Sorulması gereken soru şu:
Siyasetçiler neden popülaritelerini korumaya bu kadar odaklanırken, güveni üretmeye bu kadar zorlanıyorlar?
Tarihte birçok örnek var.
Bir zamanlar İzmir’de Tunç Soyer, tartışmalı ihalelerle ilgili benzer bir eleştiriyle karşılaştığında “Buyurun, dosyalar açık, denetim gelsin” diyerek kurumsal bir denetime davet etmişti. O açıklama kısa süre konuşuldu ama arkasından ciddi bir kurumsal takip gelmediği için etkisi zayıf kaldı.
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun, bazı belediye iştirakleriyle ilgili iddialar karşısında “her şeyi açıklarız, isterseniz müfettiş gönderin” tavrı da bir güven mesajıydı. Fakat İmamoğlu örneğinde bu tavır, sürekli bir siyasi mücadele atmosferinde, “iktidar-muhalefet” eksenine sıkıştığı için geniş bir güven sermayesine dönüşemedi.
Mansur Yavaş’ın bugünkü açıklaması ise farklı bir hat izliyor:
O, kavga etmiyor;........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d