menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kusursuz fırtına

20 1
friday

Cumhur İttifakı cephesinde son günlerde yaşanan tartışma, artık basit bir fikir ayrılığının ötesine geçmiş durumda. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu İmralı’ya gitsin” çağrısı, sadece yeni bir tartışma başlatmadı; ittifakın iç dengelerini de yeniden gündeme taşıdı.

AKP’ye yakın Yeni Şafak gazetesi bu öneriye manşetten tepki gösterdi: “Komisyon İmralı’ya gitmesin.” MHP’nin yayın organı Türkgün ise aynı gün “Derdiniz ne sizin?” başlıklı haberiyle karşılık verdi. Bu karşılıklı çıkışlar, Cumhur İttifakı’nın medya uzantılarında bile farklılaşan ses tonlarını iyice görünür hâle getirdi.

Peki bu tablo bir fikir ayrılığının işareti mi, yoksa bir dayatma mı? Eğer ortada bir dayatma varsa, kim kime baskı kuruyor?

Ön Alma mı, alan açma mı?

Bahçeli’nin çıkışı, ilk bakışta bir “devletin birlik çağrısı” gibi görünse de, siyasetin temposu açısından çok daha fazla anlam taşıyor. MHP uzun süredir Cumhur İttifakı içinde dengeyi belirleyen parti olma pozisyonunu koruyor. Bu nedenle İmralı çıkışı, yalnızca bir öneri değil, aynı zamanda gündem belirleme girişimi olarak da okunmalı.

AKP ise bu noktada sessiz kalmayı tercih etti. Ancak bu sessizlik, siyasette genellikle bir stratejiden çok bir sıkışmışlık işareti olarak görülür. Çünkü MHP’nin bu açıklamasına yanıt vermek iki ucu keskin bir bıçak gibi: Sessiz kalırsa dolaylı onay, karşı çıkarsa ittifak içi çatlak görüntüsü…

Yeni........

© Yeniçağ