Yolsuzluk ve popülizm, sonunda dikta ve yoksulluk getirir
Yolsuzluk özel sektör ve kamu sektöründe ortaya çıkabilen, geniş aralıkta tarif edilen bir eylemdir. Genel olarak uygulamada kamu otoritesinin ve kamu kaynaklarının kötü niyetle ve çıkar amaçlı kullanılmasını ifade eder. Kamu otoritesi seçimle gelmiş olabilir, darbeyle gelmiş olabilir ya da emir veya kral olabilir; sonuç değişmez.
Dünya Bankası yolsuzluğu, “bir kamu otoritesinin kişisel çıkar sağlamak amacıyla kamu erkinin kötüye kullanılması” şeklinde tanımlamıştır. Kamuda yolsuzluk, her alanda siyasi iktidarlara dayanıyor. Eğer kamuda çalışanlar yolsuzluk yapıyorsa, bunun nedeni ve sorumlusu siyasi iktidarlardır. Çünkü bu durumda denetim yetersizdir. Mevzuatta boşluklar vardır. Ya da memurlar siyasilerin yolsuzluğuna yataklık etmektedir.
Öte yandan Uluslararası ticari işlemlerde yapılan yolsuzluğu önlemek için Birleşmiş Milletler (BM) ve Ekonomik İşbirliği ve kalkınma Örgütü(OECD ) gibi kuruluşlar birtakım önlemler almıştır. Söz gelimi OECD “Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlisine Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi Sözleşmesi” yapmıştır, BM Sözleşmesi ise ilave olarak zimmet ve görevin kötüye kullanılmasını da yolsuzluk kapsamına almıştır.
1975 yılında Rose-Ackerman’ın Yolsuzluk Ekonomisi, “Economics of Corruption” isimli bir makale yayınladı. O tarihten beri yolsuzluk........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d