Üniversiteler popülizm ve ideolojik vesayet altındadır
Yüksek öğrenimde bu sene kontenjanlar, lisansta 45 265 ve ön lisansta 138 833 kişi olmak üzere toplamda yüzde 18 oranında düşürüldü. Bu kısıntının nedeni, diplomasız işsizlerin artmasıdır.
Yüksek öğrenimde temel sorunlara iki başlık altında bakabiliriz:
1.Yüksek öğrenimde Popülizm, maddi ve beşeri kaynakların çar-çur edilmesi demektir.
Yüksek Öğrenim politikasına, eğitimde etkinlik değil, Üniversite önünde birikimi önlemek amacıyla popülizm hakim oldu. Bu nedenle her ile ve neredeyse ilçeye üniversite ve yüksek okullar açıldı. Aynı amaçla, açık öğretim ve uzaktan eğitim getirildi. 2024/2025 ders yılında devlet Üniversiteleri içinde örgün eğitimin payı yüzde 46’dir. Çoğunluğu yüzde 54‘ü açık öğretim ve uzaktan eğitimdir.
Açık öğretimde mezuniyet oranı ortalama yüzde 7’dir. Dahası mezunları da iş piyasasında tercih edilmiyor. Yani açık öğretimle hem kaynak kaybı yaşıyoruz hem de gençlerimizi kandırıyoruz. Siyasi iktidarlar da üniversite önünde birikimi azalttık diyorlar ve bu işlerine geliyor.
Gerçekte ise; üniversite eğitimi kitabi bilgilerle sınıf geçmek değildir. Üniversite eğitimi süreklilik ister. Üniversite içinde öğrencinin bire bir öğretim üyesi ile çalışması gerekir. Üniversite içinde tartışmalara katılması gerekir. Böylece öğrencinin analiz ve sentez yeteneği gelişir.
Dünyanın her tarafında açık öğretim var. Ancak bunlar ev hanımlarına, meslek sahiplerine genellikle işlerinde destek olacak bilgiler verir. Bazıları da çalışmayan hanımlarına yöneliktir. Türkiye’de yanlış olan açık öğretimin örgün eğitimin yerine ikame edilmek istenmesidir.
2.İdeolojik eğitim, kalkınmaya ve gelişmeye engeldir.
Geçmişte, Hitler Almanya’sında ve Sovyetlerde ideolojik eğitimin, toplumları nasıl çökerttiği tarihi gerçeklerdir. Bu nedenle eğitimi, ideolojiden uzak insana yapılan bir yatırım olarak (beşeri yatırım) görmeliyiz.
Yüksek öğrenimi nasıl kurtarırız?
1- Eğitimde işgücü planlaması........© Yeniçağ
