Din, demokrasi ve kalkınma…
Demokrasilerde, insanlar yalnızca oy kullanarak değil, aynı zamanda sivil toplum, medya ve yerel yönetimler aracılığıyla da karar süreçlerine katılır. Böylece yurttaşlık bilinci gelişir, toplumda güven ve dayanışma duygusu güçlenir. Toplumsal refah artar.
Öte yandan , Ülke kalkınması açısından demokrasi, sürdürülebilir büyümenin ve toplumsal refahın anahtarıdır. Demokratik yönetimler, hesap verebilirlik ve şeffaflık sayesinde kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlar. Özgür basın ve bağımsız yargı, yolsuzlukları önler; ifade özgürlüğü ise yenilikçiliği ve girişimciliği teşvik eder. Katılımcı bir siyasal sistem, farklı görüşlerin ortak akılda buluşmasını sağlayarak, hem ekonomik istikrarı hem de toplumsal barışı güçlendirir.
Dünyada son 15 yılda demokraside düşüş var. İnsanın içinde bulunduğu, yaşam kalitesi ve seviyesi de demokrasi düşüşüne paralel olarak düştü.
Umudumuz bundan sonra tüm dünyada yeniden demokratikleşme eğiliminin artmasıdır. Newyork Belediye seçimleri otokratikleşmeye karşı bir tepkidir.
Demokratikleşmenin karşısında iki engel var;
Demokrasi; Musevilik, Hristiyanlık ve İslam’da kutsal kitapların temel felsefesi ve anlayışı ile uyuşmaz. Budizm insanı öne çıkarır ve fakat çalışmayı ve dünya nimetlerini kutsamaz. Başka türlü olması da mümkün değil, çünkü bu dinlerin ortaya çıktığı birkaç bin yıllar öncesinde, insanların yaşam ve yönetim tarzı bugünden çok farklıydı.
Hristiyanlık aydınlanma çağına kadar, yalnızca kilisenin zenginleşmesine dönük olarak çalışmıştır. Kilise krallara, feodal unsurlara, borç........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d