Özgürlüklerin Daraltılması
Türkiye’nin siyasal hayatında yeni bir kriz sahnesine daha tanıklık ediyoruz. Gürsel Tekin’in kayyum olarak CHP il başkanlığına atanmasının ardından, il başkanlığı binasının polisler tarafından çevrilmesi, sosyal medyada bant daraltmasına gidilmesi ve valilik tarafından toplantı, gösteri ve yürüyüşlerin 11 Eylül’e kadar yasaklanması… Bunlar, birbiriyle bağlantılı görünen fakat esasen farklı özgürlük alanlarını doğrudan etkileyen adımlar. Toplantı ve gösteri hakkı, haberleşme özgürlüğü, iletişim hakkı ve ifade özgürlüğü bu süreçte darbe almış durumda.
Yasaklamadan yasaklamak
Anayasa, vatandaşların barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını güvence altına alır. Bu hak, sadece sokakta pankart taşımak ya da slogan atmakla sınırlı değildir; demokratik toplumun oksijeni niteliğindedir. Halkın hoşnutsuzluğunu, taleplerini ya da desteğini kamusal alanda görünür kılabilmesinin en meşru aracıdır. Bunun makul bir gerekçe olmaksızın siyasi saiklerle engellenmesi başta anayasayı ihlaldir.
Ancak bunun kadar önemli bir diğer sorun yasaklamadan yasaklanan medyadır. Sosyal medyada uygulanan bant daraltılması, yani fiilen erişimin yavaşlatılması, demokratik toplum açısından kaygı verici bir refleks. Bilgiye erişim hakkı ve haberleşme özgürlüğü, toplumsal olaylarda vatandaşların olup biteni öğrenmesi, bilgiyi paylaşabilmesi, birbirinden haberdar olabilmesi demokrasinin işleyişi açısından vazgeçilmezdir. Devletin şeffaf olması, toplumsal olayların karartılmadan kamuoyuna yansıması, özgür tartışma ortamı için şarttır.
Gösterilerin yasaklanması, sosyal medya bant daraltmaları ve polis kuşatması, aslında yurttaşlara şu mesajı veriyor:........
© Yeniçağ
