Çocuklarımızın en büyük sınavı
Geçenlerde sosyal medyada önüme bir video düştü. Uzak Doğu’dan olduğunu düşündüğüm bir yerde, küçücük çocuklar kocaman bir roket yapmışlar. Hem de öyle basit bir şey değil. Parça parça ayrılan, her ayrılan parçası için paraşüt tasarlanan bir düzenek. Çocuklar gülüyor, eğleniyor, ama farkında olmadan bilimle tanışıyorlar. İzlerken kendi çocukluğum aklıma geldi: Bizim en yüksek teknolojik başarımız, kırılmadan topaç çevirmekti.
Düşünsenize, bizim çocuklarımız da böylesi bir eğitimle büyüse… Kim bilir gelecekte hangi bilim insanları, hangi mucitler çıkardı içlerinden? Ama bizde bırakın roketi, bazen çocukların önüne koyacak boya kalemini bile okulun döner sermayesiyle mi, veliden alınan “bağış” kılıklı katkı payıyla mı karşılayacağız, hala onu tartışıyoruz.
*********
Ana sınıfı mı? Yoksa bekleme odası mı? Türkiye’de ana sınıfı eğitimi hala büyük bir muamma. Çocuğunuzu okula götürüyorsunuz, gözünüz gibi baktığınız evladınızı kapıdan teslim ediyorsunuz. Ama kafanızın içinde sorular uçuşuyor: “Öğretmeni yeterli mi? Çocuğum burada sadece oyun oynayarak mı vakit geçiriyor? Bir gün daha fazla mı gelişiyor, yoksa sabah girdiği çocuk akşam aynı çocuk mu çıkıyor?”
Bu soruların net bir cevabı yok. Çünkü bizde eğitim sistemi ana sınıfında bir “bekleme odası” gibi görülüyor. Sanki ilkokulun asıl eğitimi başlayana kadar........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon