İslâmı çarpıtanlara tavrımız nasıl olmalı?
Bir tarafta PKK meselesi var, bir tarafta “din” meselesi... İkisinde de yanlış yoldayız.
PKK’lılar ve İslâmı keyfince yorumlayanlar pek itibardalar.
Din meselesi, PKK meselesinden daha hassas. Kur’an-ı Kerîm’i kim ne kadar anlıyor ve kim ne kadar gerçekçi yorumluyor?
Cafcaflı laf edenler, ona buna çatanlar, “insan”a düşmanlık güdenler öne çıkıyor.
Din konusunda Mustafa Kemal’e tavır alanlar, onun getirdiklerini götürdüklerini kendilerine göre yorumlayanlar, M. Kemal o sözleri acaba neden söylemek mecburiyetinde kaldı, diye hiç düşündüler mi?
Burada Şevket Süreyya Aydemir’den de eski bakanlardan Avni Doğan’ın yazdıklarından örnekler vermiştim. İkisi de ilk gençlik yılları Osmanlı’nın son dönemi. İkisi de hatıralarında halkın dini ne kadar bildiği ve nasıl bildiği üzerinde çok çarpıcı örnekler verirler. 26-27 Şubat 2024 günleri bu köşede çıkan ”Osmanlı’nın ‘şeriat’ı, Türkiye’nin ‘nass’ı” yazılarımda bu örnekleri görürsünüz.
Şevket Süreyya Aydemir (1897-1976), hatıra kitabı “Suyu Arayan Adam”da askerlere sorduğu “Peygamberin kim?” sorusunun cevabını alamadığını yazıyor.
Milletvekili, vali, bakan Avni Doğan (1892-1965), hatıra kitabı “Kurtuluş, Kuruluş ve Sonrası”nda, halkın dinî cehaletini örneklerle bir bir sıralar. Edirneli Şevket Süreyya Aydemir ile Yozgatlı Avni Doğan herhâlde birbirleriyle sözleşerek hatıralarını yazmadılar!
Avni Doğan’dan o yazılarda sıraladığım örneklerden birini aktarıyorum:
“Halk arasında ‘din adamı’ olarak hizmet gören, mahalle ve köy imamlarının din ve dünya işleri üzerinde rehberlik yapmak ve ‘fetva’ vermek mevkiinde bulunan hocaların bilgileri acınacak durumda idi. Giyinişleri........© Yeniçağ
