Aşırılıklar Çağı ve yok hükmündeki CHP kararı...
Tayyip Erdoğan imzasıyla bir Çin gazetesinde yayınlanan makalede, “Tuhaf zamanlardan geçerken” ifadesi kullanılması üzerine “Dünyanın tuhaf zamanlardan geçtiği doğrudur da bunun üstesinden gelmek için adımlar atabilmek, öncelikle kendi ülkenizdeki tuhaflıklara son vermenize bağlıdır” ana fikirli bir yorum yapmıştım...
Takipçilerimden Shibumi, “Tuhaf falan değil her şey planlı ve işbirlikçiler ile daha kolay yürüyor. Mülkiyet, zihin, hafıza sıfırlama, etnik-dini yapıların işgali, demografik yapıların bozulması, yangınlar, sahte diplomalar ile kadrolaşmalar...” diye mesaj gönderdi.
Çelik ise “Tuhaf Zamanlardan Geçerken’in İronisi: Bir Siyasi Sis Perdesi” başlıklı bir analiz yaptı:
“Tuhaf zamanlardan geçerken... Kulağa hem masum hem de derin gelen bu ifade, aslında siyasal söylemin en eski kaçış yollarından biridir. Metaforik düzlemde, bu cümle, puslu bir vadiden geçen kervanın hikâyesine benzer: Yolun nereye çıktığını bilen yoktur, ama herkes ‘tuhaf’ kelimesinin sisine sığınarak yönünü kaybettiğini itiraf etmekten kurtulur. Felsefi açıdan, bu söz, post-truth çağının dil oyunlarından biridir. Hakikatin keskinliğini törpüler, somut sorunları soyut bir ‘zaman’ kategorisine hapseder. Böylece sorumluluk, aktörlerden zamana devredilir. Heidegger’in ‘zamanın ufku’ kavramı burada ters yüz olur: Zaman, varlığı açığa çıkarmaz; aksine, varlığı örter. Edebi gerçekçilik açısından, bu ifade, romanlarda karakterlerin kendi hatalarını ‘kader’e yüklemesine benzer. Balzac’ın toplumsal panoramalarında gördüğümüz gibi, bireyler ve kurumlar,........
© Yeniçağ
