menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Makbul yurttaşın sonu: Özgür ve komünal yurttaşın zamanı

15 0
15.08.2025

Ulus-devletin “makbul vatandaş” tanımı artık iflas etti. On milyonlarca insan için mevcut yurttaşlık anlayışı derin bir krizde. Aslında bu kriz yüzyıllık tekçi anlayışın krizidir. Kürtler, Aleviler, kadın özgürlükçüler, sol-sosyalist kesimler ve tüm demokratik güçler; tarihsel hafızadan, yerel değerlerden ve toplumsal dayanışma kültüründen beslenen yeni bir yurttaşlık tanımını talep ediyor. Zira toplum, sürekli kaos ve savaş ortamıyla varlığını sürdüremez. Kaos derinleştikçe hakikat bulanıklaşır, kavramlar anlamını yitirir. İktidarların ilk müdahalesi, kavramların içini boşaltmak ve onları kendi ideolojik kalıplarına göre yeniden tanımlamaktır. “Yurttaşlık” da bu ideolojik mühendislikten nasibini alan kavramlardan biridir.

Kavramlar yalnızca kelimeler değil, aynı zamanda kolektif hafızanın taşıyıcılarıdır. Bu nedenle bütün iktidarcı zihniyetler, toplumsal belleği kontrol edebilmek için kavramlarla oynamış, onları kendi iktidar kodlarına göre yeniden biçimlendirmiştir. “Yurttaşlık” kavramı, modern ulus-devletin inşasında stratejik bir rol oynamış; devlet, kendisi için canını feda edecek, sorgulamayan ve pasif bireyler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Bu üretim sürecinin en etkin aracı ise “aile kurumu” olmuştur. Yurttaş kavramından ziyade “vatandaş” kavramı dolanımda olmuştur. Sadık vatandaşın imal edilme görevi aileye verilmiş, devletin ideolojik aygıtları da devamlı sorumluluğunu yerine getirmiştir!

Ulus-devlet yurttaşlığı, resmi ideolojiye sadık, sorgulamayan, pasif ve itaatkâr bireyler üretmenin temel aracı haline getirdi. Aile kurumu, bu üretim modelinin merkezinde konumlandırıldı. Devlet, kendisini toplumun “öncü gücü” olarak sunarken, geri kalan tüm kesimleri denetim altına aldı; kadınları ise milliyetçi ve cinsiyetçi ideolojinin taşıyıcılarına dönüştürdü. Böylece hem toplumsal cinsiyet rolleri hem de siyasal sadakat, kuşaktan kuşağa aktarıldı. Yurttaş pasif hale getirilince temsili demokrasi de sistemin en demokratik rejimi olduğu dayatılarak yüzyıldır uygulamaktadır.

Cumhuriyet modernitesinde 1924 Anayasası ile “makbul vatandaş” tanımı yasal bir çerçeveye oturdu: Vergisini veren, askere giden, resmi ideolojiye sadakat gösteren ve “hayır” demeyi bilmeyen........

© Yeni Yaşam