Çürüyen düzen, eriyen ücretler…
Bir taraftan yargı eliyle muhalefete yönelik operasyonlar diğer taraftan barış umudunun ete kemiğe bürünmesi için somut adımların atılmaması, tutarsız dış politika hamleleri, yolsuzluk haberleri, mafya hesaplaşmaları, basına yönelik baskı ve tehditlerin gazetecileri sokak ortasında döverek öldürülmeye kadar varması, sağlık ve eğitim sisteminde her geçen gün bir yenisi ortaya çıkan rezaletler… Listeyi uzatmak mümkün elbette ama kısaca söylemek gerekirse, Türkiye’nin her alanda siyasi ve idari sistemin kokuşmuşluğundan kaynaklanan bir “sorunlar yumağı” haline geldiği apaçık ortadadır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında kurulan otokratik rejimde halkın her alandaki çürümüşlüğe karşı çıkma yolları da kapatılmış durumda. Halkın iradesi ne parlamentoda ne de yerel yönetimlerde tecelli ediyor. Dolayısıyla seçimlerin de bir anlamı bulunmuyor. İktidarın tahakküm alanı dışında kalan muhalif parti, sendika, oda, dernek vb örgütler de toplumsal baskı işlevlerini büyük ölçüde yitirmiş vaziyette.
Kolektif hak arama yolları kapatılmış olan yurttaşların bireysel olarak hak aramaları da neredeyse olanaksız hale getirilmiş. İktidara, rejime yönelik en basit bir eleştirinin sabaha karşı evinizin basılması, hakkınızda bir iddianame bile olmadan aylarca, yıllarca özgürlüğünüzden mahrum bırakılmanız içten bile değil.
Hakkını, hukukunu arama yollarının kapatılmış olması, sırtını iktidara dayayarak sefa süren küçük bir azınlık dışında kalan, emeğiyle geçinen, dar gelirli geniş halk kitlelerini ekonomik olarak da çaresiz bırakıyor. Hal böyle olunca eşitsizlikler artarken, emek sömürüsü, açlık ve yoksulluk daha da derinleşiyor.
Mehmet Şimşek tarafından hazırlanan ve uygulanan Orta Vadeli Program (OVP), geçtiğimiz iki yıl içinde ücretlerin enflasyon karşısında........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d