Kriz anları ve teori…
En güçlü sanatsal ve düşünsel üretimler genellikle devrimci altüst oluşların yaşandığı dönemlerde ortaya çıkar. Bu üretimlerin yaratıcısı olan “büyük adamlar/kadınlar” da böylesi dönemlerin tarihsel ürünü olarak ortaya çıkarlar. Düşünsel üretimleri tarihsel gelişmenin dinamiği haline geldiği ve içinden çıktıkları tarihselliği dönüştürdüğü oranda “büyüklük” payesi alarak tarihe geçerler. Bu niteliği kazanmalarındaki en belirleyici unsur da Marx’ın da belirtiği gibi “teoriyi pratikten yola çıkarak inşa etmeleridir”. Kendi üretimleri de bunun tipik ifadesidir zaten.
Marx’ın sadece Fransa’da Sınıf Savaşları ve Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i eserleri bile bu açıdan çarpıcıdır. İdeolojiden siyasete, felsefeden kültür ve sanata kadar kapsamlı bir alanda çok geniş bir tarihsel irdeleme üzerinden oluşturulmuş eserlerdir bunlar. Engels, Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i’nin 1885’te yayınlanan Almanca 3. baskısına yazdığı önsözde “Yaşanan günlük tarihi bu kadar dikkat çekici bir biçimde anlamak, olayları geçtikleri anda bile böylesine aydınlık bir biçimde kavramak, gerçekten de eşsiz bir şeydir” ifadelerini kullanır. Marx’ın bu başarısının güçlü bir tarihsel bilgiye sahip olmasından geldiğini belirten Engels bunu, “Ama bunun için, Fransız tarihi konusunda Marx’ın sahip olduğu derin bilgi gerekliydi” şeklinde ifade eder.
O kesitte Luis Bonapart’ın burjuva devrimlerinin ve sınıf mücadelelerinin kazanımlarını tersine döndüren ve her sınıf ve katman tarafından farklı anlamlar yüklenen darbesine ilişkin Victor Hugo ve Proudhon da çözümlemelerde bulunur. Hugo yaşananları “duru bir gökte çakan bir şimşek gibi” görür ve bir bireyin zorbalığıyla açıklar. Proudhonise darbeyi “daha önceki tarihsel bir gelişmenin sonucu gibi sunmaya çalışırken ulaştığı nokta Luis Bonapart’ın “bir savunması” halini alır.
Fransa........
© Yeni Yaşam
