menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Değersizleştirdikçe ‘değer’ kazanıyor

8 0
17.11.2025

Çocuklar ve doğanın yağmasında eşi benzeri görülmemiş bir gözü dönmüşlükle karşı karşıyayız. Madenler yani ülkenin dağı taşı bir avuç maden için adeta kemiriliyor. Cudî, Kaz Dağları, Gabar ve daha niceleri artık tanınmaz halde. Ağaçları, maden ve petrol kaynakları lime lime edilerek sermayeye dönüştürülüyor. Bu arada mekânsal dönüşüm devasa bir mülksüzleştirmeyle el ele vererek yarın için başka bir cehennem yaratılıyor. “Maden ihracatımızı 7 kat artırarak 2023 yılında 5,7 milyar dolara çıkardık” diyen Erdoğan bu yağmanın nasıl bir sermaye döngüsünün parçası olduğunu özetlemiş oluyor.

Türkiye’yi emperyalist iş bölümü içinde önemli bir yere oturtmak, değerini arttırmak için çocuklar da doğa da en vahşi biçimlerde yağmalanıyor. “Değerini arttırmak” işçi ve emekçilerin çocuğu, kadını, genci, erkeğiyle değersizleştirilmesini gerektiriyor. Onlar ne kadar değersizleşmişse uluslararası rekabette yer kapmak o kadar mümkün hale geliyor. Onlar ne kadar değersizleşmişse tekellerin iştahı o kadar kabarıyor!

Tıpkı doğanın özsuyunu vahşi bir iştahla soğurup değersizleştirdikleri gibi…

İşçi ve emekçiler açısından bu değersizleştirme sadece “pahada” en ucuz hale getirilmekle sınırlı kalmıyor. O duygu içselleşsin, muktedirler dışında herkes kendisini değersiz hissetsin, en aza tamah etmeyi öğrensin, haddini ve yerini bilsin diye her şey yapılıyor.

Üniversite okuyan gençler pislik içindeki bakımsız yurtlarda barınmaya mahkûm ediliyor. Emekçi çocuklarına “liseyi bile bitirmeseniz, daha doğrusu devam etmeseniz olur” deniyor. Neden? Sermaye taze ama bir o kadar da ucuz kan istiyor. “Yeter ki bir an........

© Yeni Yaşam