Ahlaki kriz
“İnsanoğlu bir gün virgülü kaybetti: Söyledikleri birbirine karıştı. Noktayı kaybetti: Düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları. Ünlem işaretini kaybetti bir gün de: Sevincini, öfkesini, bütün duygularını kaybetti. Soru işaretini kaybetti bir başka gün: Soru sormayı unuttu. Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu. İki noktayı kaybetti bir başka gün: Hiçbir açıklama yapamadı. Sonuna geldiğinde, Elinde sadece tırnak işareti kalmıştı. İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca”
Alex Kanevsky
***
Son yıllarda, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, ahlaki bir krizin varlığından sıkça söz ediliyor.
Toplumun temel değerlerinde, normlarında ve etik ilkelerinde yaşanan bir erozyon olarak tanımlanan bu krizin bizi nereye götürdüğü sorgulanıyor.
Bu kriz, toplumun temel değerlerinde, normlarında ve etik ilkelerinde yaşanan bir erozyon olarak ahlaki referans noktalarının belirsizleştiği, doğrunun ve yanlışın sınırlarının bulanıklaştığı bir döneme sürüklüyor bizi. Bu durum, başta siyasilerin kendi çıkarlarını, toplumsal faydanın ya da ortak iyinin önüne koymasına yol açabiliyor.
Bu krizin kendini gösterdiği birçok alan var. Başkasının acısına, sorunlarına veya farklılıklarına karşı duyarsızlaşma. Sosyal medyada sıkça karşılaştığımız nefret söylemleri, zorbalık ve ayrımcı........
© Yeni Yaşam
