Temsil krizi ve gençlik isyanı üzerine
Temsil krizi tartışmaları dönem dönem alevleniyor. Siyaset biliminde başta olmak üzere akademik literatürde üzerine epey kafa yorulan bir kavram. Zaman zaman özensiz ve rastgele kullanılsa da günümüz siyasal evreninde görmezden gelinecek bir kavram değil.
Aslında doğrudan demokrasi genellikle ütopya olarak niteleniyor ve doğrudan karar alma süreçlerine katılım ütopik olarak mahkûm ediliyor. Oysa dünyanın birçok bölgesinde bir neoliberal kriz silsilesi var ve buna bağlı olarak temsili sistemlerin kendisi bir yana parti programlarının kendileri de tartışma konusu. Kapitalist birikim söz konusu olduğunda birbirlerinin kopyası olan yalnızca siyasal spektrumda durdukları yer farklı olan onlarca parti siyasal alanı işgal ediyor.
Yıllardır uygulanagelen neoliberal siyasalar önemli toplumsal sonuçlar yarattı. Peş peşe doğan nesiller neoliberal dünyadan başka bir dünya görmediler. İçinde nefes alıp verdikleri bu dünyada eşitsizlikler git gide büyüdü. Mülkiyet giderek daha da daralan bir azınlığın elinde birikirken bu utanç verici uçurumların derinleşmesi için her yerde hükümetler sadece mülk sahiplerinin kârlarının icra edilmesi için düzenleme yapan teknokratlara indirgendiler.
İşte bu noktada siyasal alanla toplumsal alan arasında bir kopukluk oluşuyor. Milyonları kapsayan güvencesizlik ile siyasal mekanizmalardan koparak yabancılaşma bir araya gelince düzenin hegemonya projesi arıza vermeye başlıyor.
Egemen sınıfların siyasal araçları........
© Yeni Yaşam
