Şimdi değilse ne zaman?
Tüm coğrafya olarak yeni bir sürece hazırlanıyoruz. Aslında bu sürecin bize neler getireceğini bilmesek de hepimiz umutlu bir bekleyiş içindeyiz. İnsan hakları savunucuları olarak daima ki savaşın en yoğun olduğu süreçlerde bile barışçıl çözümü ve silahsız çözümü savunduk ve bugün gelinen bu noktada toplumun birçok kesimi ve başta siyasal irade, şiddetsiz bir çözümden söz ediyor. Bu tabii ki olumlu.
Peki, bu süreç bize neler getirecek? Kürt hareketi silah bıraktığını, artık coğrafyamızda silahlı mücadelenin sona erdiğini, tüm kamuoyuna bir kongre ile duyurdu. İnsan hakları savunucuları olarak ve birçok toplumsal kesim olarak bu kongre kararını hepimiz olumlu karşıladık. Bu çok önemliydi. Gerçekten de silahların susuyor olması düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin de kaldırılması anlamına gelmeli.
Evet, kaldırılması anlamına gelmeli ama kaldırılacak mı? Sorun burada. Yani sorun esas olarak devletin bu süreçten sonra ya da bu süreç devam ederken atacağı olumlu adımların olup olmayacağı ya da bu adımların ne ve nasıl olacağı şeklinde. Her zaman söylüyoruz Türkiye Cumhuriyeti devleti birçok uluslararası sözleşmenin tarafı. Bunların bir bölümü Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri bazıları da Avrupa Birliği ülkeleri ile birlikte imza attığı Avrupa Sözleşmeleri. Tabii ki bu sözleşmelerin kamuoyunda en çok bilineni Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu uluslararası sözleşmeleri imzalamakla kalmadı, Anayasasının 90. maddesi ile bir hüküm getirdi ve dedi ki eğer iç hukukla uluslararası hukuk arasında bir çatışma durumu olursa uluslararası hukuk geçerlidir. Uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu Anayasasına yazdı. Peki, durum gerçekte de böyle mi? Tabii ki değil. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devleti değil. Bu nedenle de yazılı hukukla, uygulama arasında her zaman büyük farklar var. Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun davranıyor olsaydı ifade özgürlüğümüz çok büyük bir çoğunlukla garanti altında olurdu, örgütlenme özgürlüğümüz aynı biçimde, özel hayatın gizliliği, işkence........
© Yeni Yaşam
