menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barış umudu mu, otoriter tuzak mı?

12 0
08.07.2025

Türkiye, tarihsel bir eşikte. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025’teki “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı, bu hafta PKK’nin silah bırakma kararlılığıyla yeni bir döneme giriyor. Bu dönem, Türkiye ve Ortadoğu’nun demokratik dönüşümün kapısını açıyor. Ancak, iktidarın muhalefet belediyelerine, gazetecilere, siyasetçilere ve eylemcilere yönelik operasyonları, eşiği aşmayı zorlaştırıyor. Öcalan’ın “Hukuki ve demokratik zemin” vurgusu, barışın yalnızca Kürt meselesiyle değil, tüm toplumsal kesimlere adalet ve özgürlükle mümkün olduğunu hatırlatıyor.

Peki, hükümet muhalefeti susturma hamleleriyle neyi amaçlıyor?

Öcalan’ın çağrısı net: PKK silah bırakmalı, demokratik siyasetin önü açılmalı. PKK de 1 Mart 2025’te duyurduğu ateşkes ve 5-7 Mayıs 2025’teki 12. Kongre kararlarıyla, 41 yıllık çatışmaya son verme iradesini ortaya koydu.

Öcalan, toplumsal barışı, farklı kimliklerin adalet ve eşitlik zemininde bir yaşam olarak tanımlıyor. Ancak, Öcalan’ın çağrısına iktidarın cevabı siyasal ve askeri operasyonların devamı şeklinde oluyor. 4 Kasım 2024’ten 15 Şubat 2025’e kadar 9 DEM Parti belediyesine kayyım atanarak halkın iradesi hiçe sayıldı. CHP’nin 17 belediyesine baskın düzenlendi, 13 belediye başkanı tutuklandı, 3 belediyeye de kayyım atandı. CHP ve DEM Parti’nin “Kent Uzlaşısı” ittifakı, “terörize’ edilerek hedef alındı. HDK gerekçesiyle siyasetçiler tutuklandı. Halen HDK gerekçesiyle siyasetçilere yönelik soruşturma ve gözaltı furyası devam ediyor. Gazeteciler, yazdıkları yazılar ve yaptıkları haberler nedeniyle yargı tacizine maruz kalıp tutuklanıyorlar. Eylemciler........

© Yeni Yaşam