menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Başa sarılan bela: Kimyasal gübre

11 0
02.07.2025

Çiftlik gübreleri ve diğer doğal gübrelerin karışımları, toprakta bitkiler için besine dönüşür. Bu gıdalarla beslenen bitkiler daha kuvvetli gelişir. Hastalık ve haşerelere dayanıklı olur. Kuvvetli gelişen bitkilerden sağlıklı ve lezzetli ürünler elde edilir. Topraklarımız ve sularımız kirlenmez. Ekoloji zarar görmez.

Hayvan yetiştiriciliğinden sağlanan gübrelerden başka, doğal organik maddeleri de çiftçiler toprağı beslemek için kullanırlar.

Toprağa besin sağlamak için münavebede baklagil ekimi toprağı besin bakımından zenginleştiren başka bir yöntem olarak uygulanır. Yakın zamana kadar tarımsal üretim böyle gerçekleştirilirdi.

Şimdi tarımsal üretimin belirleyiciliği şirketlerin kontrolüne geçti. Çiftçilik bilgisi ve kadim kültürü ile değerleri unutulmaya yüz tuttu.

Yine önceleri hayvan yetiştiriciliği ile bitkisel üretim bir arada yapılırdı. Bunlar da birbirinden ayrıldı. Bitkisel üretim için gerekli olan doğal gübreler yerine kimyasal-sentetik gübreler kullanılmaya başlandı günümüzde.

Bugün toprağın ihtiyacı olan organik maddeleri vermek yerine bitkilere kimyasal-sentetik gübreler verilmekte artık. Kimyasal gübreler de toprağın yapısını bozuyor. Yapısı bozulan toprağın suyu tutma kapasitesi azalıyor. Suyun kalitesi bozuluyor. Erozyona sebep oluyor. Her kimyasal gübre kullanımı toprağı biraz daha yoksullaştırıyor. Toprak yoksullaştıkça kimyasal gübre kullanım oranı da artıyor. Kullanım arttıkça küresel gübre şirketlerinin kazancı artıyor; onlar zenginleşiyor, çiftçilerin kazancı azalıyor, hatta zarar bile edebiliyor. Evet bu genel girizgâhtan sonra güncele gelelim isterseniz.

Bilindiği üzere Türkiye’de kimyasal gübrelerin fiyatı her üretim sezonunda artıyor. Kimyasal gübrelerin hammaddesi dışardan sağlandığı için döviz kuruna bağlı olarak mütemadiyen yükseliyor. Bu her iki durumu çiftçiler artık kanıksamış durumda. Fakat savaş gibi olağanüstü hallerden dolayı gübre ve yeme gelen zamlar, çiftçileri daldıkları derin kanıksama uykusunda zıplatıyor.

Evet. Geçtiğimiz hafta kimyasal gübreye yüzde 53 zam geldi. Ortadoğu’daki İran-İsrail Savaşı, çiftçiyi yükselen mazot ve kimyasal gübre fiyatı ile vurdu. Savaş başlamadan önce 19 bin TL’ye satılan üre gübresi, yüzde 53 zamlandı, 29 bin TL’ye çıktı. Bu savaş zammı çiftçiyi o derin kanıksama uykusundan zıplattı. Ayrıca yem fiyatları da savaşla birlikte fırladı. Ama yem başka bir yazı konusu.

İnsan gider belayı bulur getirir

“İnsan gider belayı bulur getirir” derler. Kimyasal gübre icadı tam da öyle bir şey. Justus von Liebig[1] gübre sanayisinin babası olarak tanınır. Prof. Liebig, tarımda bitkilerin ihtiyaç duyduğu temel maddelerden olan azotun önemini keşfetti. Liebig’in Minimum Yasasında her bitkinin ihtiyaç duyduğu besinleri belirtti. İşte bu çalışmanın sonucunda dünyada tehlike saçmak üzere kimyasal gübreler yola çıktı ve bütün dünyaya yayıldı.

Kimyasal gübre hammaddeleri sadece tarımsal üretimde kullanılmıyor tabii ki. Kimyasal gübre ile savaş mühimmatlarının hammaddeleri aynı. Bomba, çeşitli patlayıcılar da yapılıyor gübrenin hammaddesinden. Bu nedenle savaşta atılan bombalar, Türkiye’deki çiftçilerin hanelerinde kimyasal gübre fiyatlarını patlatıyor. Uykularını kaçırıyor.

Şirketler püsküllü bela

Dünya tarımsal ürün üretiminde kullanılan ve savaşta cana kıyan kimyasal gübre hammaddelerini üreten ve satanlar şirketler! Dolayısıyla savaştan ve kimyasala dayalı tarımsal üretimden kazanan şirketler. Ama savaşta kullanılan kimyasal gübre hammaddesi insanların canına kıyıyor, yerinden yurdundan ediyor, gezegenin ekolojisini bozuyor. Sulh dönemlerinde sözde yaşatmak için kullanılan şirket gübreleri savaşta cana kıymaktan bir sakınca görmüyor. Savaşta bela kesiliyor, eceli oluyor, yağıyor insanların ve tüm canlıların........

© Yeni Yaşam