menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DÜNDEN BUGÜNE

8 0
06.08.2025

Türk milliyetçiliği, her ne kadar son senelere nazaran hareketli ve yaygın görünüyorsa da henüz tatmin edici olmaktan uzaktır. Zira, büyük bir nispette hissi seviyede kalmış olan milliyetçiliğimiz hala sistemli bir fikri muhtevaya kavuşamadığı için birleştirici rolünü ifa edememektedir. Onun için harici hadiselere bağlı kalarak vakit vakit alevlenip sönükleşmektedir.

Milliyetçilik, birçoklarının inandırmak istediği gibi ne bir moda fikir ne de bir tarikat değildir. Milliyetçilik, hedefleri gayet sarih, gayet muayyen sosyal realiteler olan bir fikir manzumesidir. Binaenaleyh onu bu seviyede ele alıp geliştirmedikçe kendisinden bekleneni elde etmek mümkün değildir. Milliyetçiliğe, Türkiye’de de bu modern fonksiyonunu kazandırabilmek için onun menşeine kadar inmek, Avrupa’da meydana çıkış tarzına kısaca bir göz atmak icap etmektedir.

Bundan takriben otuz sene evveline kadar milliyetçilik, muhtelif meslek mensupları (feylesoflar, tarihçiler, sosyologlar, coğrafyacılar, siyaset adamları ve ilh.) tarafından nazari olarak birbirini tutmayan, birbirine zıt ve hayali bir şekilde izah edilmeye çalışılmıştır. Milliyetçiliği meşru göstermek ve izah etmek maksadıyla ortaya atılan bu nazariyeler, zihinleri karıştırmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Bu tamamıyla spekülatif izah bizde de menfi tesirler göstermiş, münevverleri tereddüde düşürmüştür.

Halbuki son otuz sene zarfında içtimai ilimlerde, bilhassa psikoloji, sosyal-psikoloji, sosyoloji ve antropolojide muazzam gelişmeler olmuştur; tıpkı bundan takriben yüz sene evvel tabiat ilimlerinde olduğu gibi içtimai ilimlere de tecrübi metotlar tatbik edilmiş, bu sayede muayyen sahada yüzde 10 hata ile önceden kestirme, yani kehanette bulunma mümkün olmuştur. Bu muazzam gelişmelerden habersiz olan münevverlerimiz hala bundan yetmiş-seksen sene evvelki bilgilerin tesiri altındadır. Milliyetçilik de bu tarihe karışmış bilgilere göre tefsir edilmektedir.

Bugünkü modern bilgi ve anlayışa göre milliyetçilik, uzun bir tarihi ve içtimai oluş neticesinde millet haline gelmiş, millet bünyesini kazanmış cemiyetlerde beliren bir benlik, var olma şuururdur. Yoksa bir gecede meydana çıkmış moda bir fikir değildir. Hakikatte Avrupa’da dinî imparatorluklar, bilhassa Şarlman İmparatorluğu dağıldıktan sonra, henüz milliyetleri belli olmayan sayısız beylikler (feodaller), küçük cemiyet ve gruplar meydana çıkmıştır. Bunlar kâh halkla kralın birleşerek … bertaraf etmek, kâh asıl … halkın birleşerek kralın nüfuzuna set çekmek suretiyle daha geneiş, daha büyük gruplaşmalar halinde birleştiriliyordu.

Avrupa’da istikbalin milletlerine nüve........

© Yeni Ufuk Dergisi