menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

UÇTA SAVAŞANLAR ÜZERİNE

18 0
04.09.2025

“Nice savaş yaptım Hatay ilinde,

Çok düşman bozdum kırat belinde.

Ayağım kesildi gençlik çağımda;

Boynuma bir sille indirdi felek.[1]

Türk’ün olduğu her yerde iki tür insan vardır: Türk’ün menfaatini düşünen, onu korumak için canını vermeye dünden hazır olan; diğeri ise onun uğraşından geçinerek her fırsatta kuyusunu kazan. Türk yıllarca ikincisine karşı olan mücadeleyi en derinden görmüş, yaşamıştır. Ona en çok zulmü yaşatan bu ikincisi olmuştur. Bunların dini, dili, cinsi değişse de gayeleri hep aynı kalmıştır.

Binlerce yıldır var olan Türk ile onun düşmanlarının savaşı yüz yıl önce en kanlı dönemlerinden birisini yaşamıştır. Rumeli’de, Erzurum’da, İzmir’de… Yurdun her bir yerinde Türk, ölüm kalım savaşı vermiştir. Bu savaş, düşmanın gayesine en çok yaklaştığı savaş olmuş, düşman da bunu bilerek hiç yorulmadan vurmuştur Türk’e. En kanlı vahşeti yaşayan Türk, yine de vatanını düşman eline bırakmamaya yemin etmiştir…

Türk ölüm kalım savaşının bir diğer sahnesi de İskenderun, Antakya’da görülmüştür. Tarihi, coğrafî konumu, sosyal yaşantısı ile öne çıkan kırk asırlık Türk toprağı olan bu vilayet de düşman işgaline uğramış, uzun süren esaretten sonra bağımsızlığını kazanarak anavatana tekrar kavuşmuştur. Tabi bu esaretten kurtuluş, birkaç kelimeyle yazdığımız kadar kolay olmamıştır. Çok acılar çekilmiş, çok kanlar dökülmüştür.

İşte Uçta Savaşanlar ile Himmet Kayhan bu mücadelenin kolay olmadığını gösterir bizlere. Galip Erdem’in de dediği gibi yazmayı vazife edinen Kayhan, daha önce 1980’de suikast ile şehit edilen büyük ülkücü Gün Sazak’ın hayatını yazmış, kitabına Gün Sazak’ın babası Emin Bey’in defteri ile başlayarak milliyetçi camiada yazılmış olan en kapsamlı, en kıymetli biyografi eserlerinden birisinin altına imzasını atmıştır.[2] Geçtiğimiz günlerde Töre-Devlet Yayınları ile biz okuyucularının karşısına çıkan bir diğer başyapıt da Uçta Savaşanlar olmuştur. Himmet Kayhan, bu eserinde Hatay’da düşman ile çarpışan bir yiğit olan Dedebeyoğlu Hakkı Bey ile Hatay’ı anlatır. Hataylı Kuva-yı Milliyeci Hakkı Bey, işgal kuvvetlerine karşı bir avuç arkadaşı ile çarpışırken başından geçen olayları gelecek nesillere ulaştırmak için yanından ayırmadığı defterine yazmış, vefat etmeden kısa süre önce bir kısmını yayımlamıştır. Bu defterler uzun yıllar atıl durumda kalmış, bir tanesi de kaybolmuş ve geçtiğimiz yıllarda bir sahafta bulunmuştur. Bu pek kıymetli defterler; işgallere karşı önce çete olarak, sonra da Kuva-yı Milliye mensubu olarak çarpışan Hakkı Bey’in ağzı, dili, gözleridir. Himmet Kayhan, Hakkı Bey’in bu defterlerini bize sunarken Hatay’ın diğer kahraman Kuva-yı Milliyecilerinden Tayfur Sökmen,[3] Ahmet Faik Türkmen[4] ,........

© Yeni Ufuk Dergisi