menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DEDE KORKUT HİKAYELERİNDE KADIN

6 0
31.01.2025

Dede Korkut hikâyeleri için Fuat Köprülü, “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız yine Dede Korkut ağır basar.” der.[1] Dede Korkut hikâyeleri, Türk milletinin içtimaî hayatının 12.-14. yüzyılına ışık tutan önemli bir kaynaktır. Dede Korkut anlatılarında, Oğuzların yaşam şekilleri, aile biçimi, gelenekleri, kültürü yansıtılmaktadır. Hikâyelerde anlatılan yaşam tarzı, İslam öncesindeki konar-göçer kültürün devamı niteliğindedir. Bu durum toplumsal cinsiyet rollerinin dağıtılmasında önemli bir etkendir. Doğayla, kendi içerisindeki boylarla ve diğer toplumlarla mücadele halindeki Oğuz toplumu kahramanlık, cesaret, fedakârlık, sadakat gibi erdemlere sahip olmak durumundaydı. Oğuz toplumunun ideal yaşam biçimini anlatan hikâyelerdeki kadın-erkek tipleri de toplumun devamlılığını sağlayacak ideal insan tiplemeleri olarak karşımıza çıkıyor.

Dede Korkut kitabında kadınlar kahraman erkeği tamamlayıcı veya ona denk rollerle var olurlar. İdeal anne, eş ve sevgili olabilmek için toplum tarafından beklenen kabiliyetler erkeklerde olduğu kadar üstündür. Toplum; kadınlar için alplık, sadakat, fedakârlık rollerini biçer.

Türk kadınının aile ve toplum içindeki konumu ve kadına verilen kıymet Dede Korkut hikâyelerinde işlenmiştir. Özellikle Türk edebiyatında kadının ele alındığı başlıca eserlerden biri Dede Korkut’tur. Mehmed Kaplan, Türk halk anlatılarına ve edebiyatına yansıyan kadın tipolojisini Türklerin geçirdiği medeniyet aşamaları açısından ele alır ve Dede Korkut kitabıyla ilişkilendirir.

Mehmed Kaplan’ın tasnifine göre İslamiyet öncesi Türk edebiyatında kadın alplik vasfı ile ön plana çıkarılmıştır. Kadın gerek savaş meydanında gerekse obasında elinde kılıcıyla kahramanca savaşmıştır. İslamiyet’in kabulü ve yerleşik hayata geçilmesi ile kadın alplik ve kahramanlık özelliklerinden uzaklaşmış aşk merkezli bir hayata uyarlanmıştır. Batı medeniyetinin etkisinde kalınan dönemde ise edebiyatta kadın kahramanlar sosyokültürel hakları erkekle eşit olarak konumlandırılır. Dede Korkut’ta kadın; İslamiyet öncesi kadın tipi olarak alplik, kahramanlık ve cesaret kavramları ile değerlendirilmiştir.

Dede Korkut anlatılarında ideal tipler ortaya konulmaktadır. Kadın tiplemesi bazen ideal bir eş bazen ideal bir anne bazen ideal bir asker olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dede Korkut’un kitabında kadın tipleri dört çeşit sayılmıştır. Bunlardan biri ideal tip kadını diğer üçü ise toplumda ayıplanan, olumsuz kadın tipleridir.

Dede Korkut dilinden ozan der: “Karılar dört türlüdür. Birisi solduran soptur. Birisi dolduran toptur. Birisi evin dayağıdır. Birisi ne dersen bayağıdır.

Ozan, evin dayağı odur ki kırdan yabandan eve bir misafir gelse, kocası evde olmasa, o onu yedirir içirir, ağırlar azizler gönderir. O Ayişe, Fatıma soyundandır hanım. Onun bebekleri yetişsin. Ocağına bunun gibi kadın gelsin.

Geldik o ki solduran soptur… Sabahleyin yerinden kalkar, elini yüzünü yıkamadan dokuz bazlama ile bir külek yoğurt bekler, doyuncaya kadar tıka basa yer, elini böğrüne koyar, der: Bu evi harap olası kocaya varalıdan beri daha karnım doymadı, yüzüm gülmedi, ayağım pabuç, yüzüm yaşmak görmedi der, ah nolaydı, bu öleydi, birine daha varaydım, umduğumdan daha uygun olaydı der. Onun gibisinin, hanım, bebekleri yetişmesin. Ocağına bunun gibi kadın gelmesin.

Geldik o ki ne kadar dersen bayağıdır: Uzak kırdan yabandan bir edepli misafir gelse, kocası evde olsa, ona dese ki: kalk ekmek getir yiyelim, bu da yesin dese, pişmiş ekmeğin bekası olmaz, yemek gerektir; kadın der: Neyleyeyim, bu yıkılacak evde un yok elek yok, deve değirmeninden gelmedi der; ne gelirse benim kalçama gelsin diye elini arkasına vurur, yönünü öteye kalçasını kocasına döndürür; bir söylersen birisini koymaz, kocasının sözünü kulağına koymaz. O Nuh peygamberin eşeği asıllıdır. Ondan da sizi, hanım, Allah saklasın. Ocağına bunun gibi kadın gelmesin.”[2]

Dede Korkut’un tasvir ettiği ideal kadın tipinde Türk kadını misafirperverliği ile ön plana çıkmıştır. Türk kadını; misafire hürmet eden, evini çekip çeviren, yeri geldiğinde eşine ve çevresine akıl hocalığı yapan, yeri geldiğinde de at binip kılıç kuşanan bir kahraman olarak........

© Yeni Ufuk Dergisi