Ruh dolu bir Münih seyahati (2)
Geçen hafta Mısır'daydık. Uzun süren, uzun soluklu bir seyahat yaptık Mısır'a. Mısır seyahatimizin izlenimlerini Azerbaycan temsilcimiz Vuqar Azizov'un kaleminden tadımlık olarak yayımlamıştık. İki hafta önce de Münih, Stuttgart ve orada Zürih’ten geçerek Lozan'dan ve Montrö'den çıktığımız muazzam, leziz ve bereketli geçen 6 günlük bir seyahat gerçekleştirdik. Seyahatimizi MTO Avrupa yönetim ekibimizden Ayşe Akdağ kardeşimiz kaleme aldı. Seyahat boyunca bize eşlik eden Ayşe Akdağ kardeşimizin samimi, dopdolu ve verimli seyahat yazısını sizlerle bugün de paylaşıyorum. Çok güzel bir pazar yazısı oldu bu. Zihin açıcı okumalar diliyorum.
GÜCÜMÜZ DE ZAAFIMIZ DA MERHAMETİMİZ
Yusuf Hocamızın, Müslümanın Medeniyet Tasavvuru Yolculuğu programına hep birlikte iştirak ediyoruz. Osmanlı ruhunun özeti olan adalet, hakkaniyet ve merhamet ilkeleri ile dünyanın gelecek bin yılının tohumlarını ekme çabası...
Kandan beslenenler ve merhametten beslenenler bir mi? Müslümansa, merhametten beslenir diyor Yusuf Hoca. Abdülhamid gibi. Merhamet, Abdülhamid'in en güçlü tarafıydı ve aynı zamanda en zayıf tarafıydı. Merhametten yoksun olanların, Abdülhamid'in merhametinden faydalanması... Oysa merhamet, Müslümana en çok yakışandı. O, merhamet etti mi, bir verip bin almazdı. O, merhameti, kaynağından, şefkat peygamberinden almıştı bu anlayışı.
Merhametin öncüsü olan Türkiye'nin bu yüzden önü kesilmek istendi. Yeni dünya düzeni kurulur iken, Türkiye'nin merhamet anlayışını kabullenemeyenler, dergilere kapak resmi yaparak, merhametsizlerin arasında Türkiye'nin merhamet anlayışının eriyip bitmesi için düzenlenen onca tezgâh vardı. İşte bu yüzden, merhametin en çok Müslümana yakışmasıyla birlikte, bilimde, düşüncede, ahlak ve sanayi alanlarında güçlü olarak, merhameti en güçlü tarafımız belleyerek, merhametsizlerin merhamet duygumuzu sömürmesine izin vermeden geleceği inşa etmek zorundayız.
TÜRKİYE'SİZ BİR DÜNYA........
© Yeni Şafak
