Ramazan Medeniyeti-8: Beşinci mevsim ya da yeryüzünde cennetin izdüşümleri
Ramazan Medeniyeti kavramlaştırmasına bugün yeni bir boyut eklemek istiyorum. Maddî olan’la manevî olan arasında kopan ilişkinin ya da daha muhkem ifadeyle
kopmaz irtibatın
nasıl gerçekleştiğini ve hayatımızı nasıl köklü bir değişime uğratma imkânı sunduğunu göstermek niyetindeyim.
Direniş, diriliş ve varoluş mevsimi
olarak tarif ettiğim Ramazan Medeniyeti’ni daha derinlikli ve uzun soluklu bir şekilde anlamamızı sağlayacak
taze bir nefes üfleme çabası
da diyebilirsiniz siz buna.
BEŞİNCİ MEVSİM
Ramazan ayı, bir iklim, bir mevsim. Benzeri olmayan bir iklim, benzersiz bir mevsim. Bu mevsimde yerle gök, iç dünya ile dış dünya birbirlerine kapılarını sonuna kadar açıyor.
Ramazan’ı
beşinci mevsim
olarak adlandırabiliriz. Bütün diğer mevsimlerden izler taşıyan, hepsinin nefesinin ve soluğunun değdiği, ama hepsinden de ayrılan kendine özgü özellikleri, güzellikleri olan diriltici bir mevsim.
Bu mevsimde
seküler zaman
durdurulur,
kutsal zaman’ın
kapıları aralanır.
İnsan, oruçla birlikte, simülasyona (her tür sahteliğe, ayartıcılığa) “hayır!” der, sahiciliğin, samimiyetin, teslimiyetin, hakikatin izini sürer.
Sahicilik de, samimiyet de, teslimiyet ve hakikat de birbirlerinin ruh ikizi olan aynı soydan gelen
soylu, asil ve yüce kavramlardır
; aynı dünyaya ait kavramlar:
İnancın dünyasına.
İnsan sahte olana inanmaz, sahici olana inanır, hakîkî olana.
Hakîkî olan, ruhun şarkısını terennüm eder. Sahicilikte de, samimiyette de,........
© Yeni Şafak
