Berlin seyahatnamesi
Önceki hafta MTO ekibimizle Almanya ve Hollanda’ya yaptığımız seyahatin Berlin ayağını Herborn temsilcimiz Ayşe Akdağ Hanım kardeşin leziz kalemiyle sizlerle paylaşıyorum. Ayşe Hanım kardeşin yazıları sürecek… Zevkle ve duyarak okumanız dileğiyle…
***
ÇİLE YOLCULUĞUNUN SEYRÜSEFERİ…
Yaz, dedi bir büyüğüm. "Almanya seferini yaz," dedi. "Hayır," dedim, "ben güzel yazamam ki." İnsan, değerli vakitleri nasıl yazabilir ki? Yolculuğun manasını yitirir belki de kelimeler. O kadar ucuz değil ki. Manası kelimeye terk edilmemeli, cümleler içinde kaybolmamalı yaşanan onca güzel hatıra.
Bu yolculuk sadece bir 'sefer' değil.
Mânâsı bizim için gezmekse bir yeri, göreceğimiz de kısıtlı olur.
Mânâsı ziyaretse, manevî kapıların açılmasına vesile olur.
Bu 'sefer'in çilesi çekilerek ve dua edilerek taçlanmıştı. Yolculuğa çıkmadan önce Nuri Gür Ağabey’in "Özlem’le Valiz Taşıma" yazısı okunmuş, yolculuğun ve bu seferin önemi iliklere kadar hissedilmişti.
Berlin Havalimanı’nda başladı Almanya ve Hollanda 'seferimiz'. MTO yaz kamplarında birlikte vakit geçirdiğimiz büyüklerimi karşılamak, bana oradaki ruhu yeniden yaşattı.
Oturup hasbihal ettiğimizde, Yusuf Hocamızın gözlemiyle yaşlı bir çiftin dikkatini çekmişti bu güzel muhabbet ortamı. Kardeşliğin ve Müslüman olmanın resmine şahit olmuş çiftin yüz ifadeleri değişmişti. Belki de ilk defa "muhabbet nedir?" sorusuna canlı şahit oluyorlardı.
İLK DURAĞIMIZ, HASTANE ZİYARETİ…
Yolculuğumuzun ilk durağı, MTO Avrupa temsilcimiz yoğun bakımdaki Nurdane Abla’yı ziyaret etmek olmuştu. Nurdane Abla’nın "Gazze direnirken asla pes edemeyiz," cümlesi ve "Yapılacak onca iş vardı hocam," demesi, imanının ne kadar güçlü olduğuna şahitlik ediyordu. Kurduğu cümleler, Rabbimize nasıl güzel teslim olduğunu gözler önüne seriyordu. "Son nefese kadar Rabbimiz neyi takdir ederse, teslimiz." cümlesi, kulaklarımdan hiç gitmiyor ve insanı tefekkür etmeye sevk ediyordu.
Nurdane Abla’nın duasıyla ayrıldığımız hastaneden, Havalimanı’ndan itibaren bizimle yakından ilgilenen Salih Bey ve Ayşe Örnek kardeşimizin evine yol alıyoruz. Bizi en güzel şekilde ağırladıkları evlerinde, akşam yemeğinde muhabbet ediyor, bir araya gelmenin coşkusunu ilk andan itibaren hissediyoruz.
Kardeşlerimizin ilgisi ve misafirperverliği, bize Müslüman bir ailenin en güzel portresini çiziyordu. Soy isimleri gibi, nasıl örnek bir Müslüman aile olduklarına şahit olmuştuk.
Muhabbetin koyuluğu, akşam Şehitlik Camisi’nde Yusuf Hocamızın konferansıyla devam etti.
"Fırtına öncesi sessizlik içindeyiz," diyerek başladı Yusuf Hoca konferansına.
Hocamızı uzun süredir canlı dinlemeyi özleyen yürekler, bir arada nefes alıyordu. İlk defa........
© Yeni Şafak
visit website