Erdoğan’ın memleketin kaderini değiştirdiği 3 cumanın ekopolitiği
10 Temmuz müminlerin bayramı.
11 Temmuz barışın bayramı.
15 Temmuz milli birlik ve demokrasi bayramı.
Deliye her gün bayram denklemi değil bu. Türkiye’nin ve yeni ekonomik coğrafyasının eko-politik kaderinin ilmekleridir.
Bu günler bayram çünkü 10 Temmuz da cuma, 11 Temmuz da cuma 15 Temmuz da cuma…
10 Temmuz Cuma günü Ayasofya açıldı.
15 Temmuz Cuma günü ihanetin kolu kırıldı.
11 Temmuz Cuma günü milletin ve bölgenin dirliği sağlandı.
Beş günlük aralığa üç cuma sığar mı? Sığdı. Ya da Muharrem İnce’den esinle; adam sığdırdı.
‘Üç Cuma’ başlıklı bir belgesele sığmaz ama ben de bir yazıya sığdırmaya çalıştım Sn Cumhurbaşkanı’nın memleketin kaderini değiştirdiği üç cumayı.
Bu işlerin geri dönüşü olur mu tereddüdü hâlâ yersiz değil, farkındayım. Ama artık birine Ayasofya’yı yeniden kapattırmayacağımızı nasıl biliyorsak, terörün de hortlatılamayacağını öyle biliyoruz. Aksarsa bitirici askeri operasyonun başlamak üzere olduğunu biliyoruz. Bu her gün ve her an süregidecek sessiz bir operasyon artık.
Gene de hâlâ tereddütlerimiz var diyorsa toplum, beklenmesin 10 Temmuz da 11 Temmuz da bayram ilan edilsin.
Mühürlensin milletimizin tevhidi ve dirliği şehitlerimizin armağanı olarak…
Türkiye’nin kendi kaderini kendi ellerine aldığı yedi cihana böyle bildirilsin.
Hiç acımız kalmadı, çok mutluyuz bayramı değil dediğim… Dirliğimizi bozmaya yeni acılar yaşatmaya kimse cesaret etmesin, bedelini öder bayramı.
Şimdi artık Türkiye’nin hakiki ekonomik serüveni başlıyor. Türkiye ekonomik olarak daha iyi bir yerde olabilirdi değerlendirmesine katılmakla beraber bugüne kadar daha kötü bir yerde olmadığına sevinmemiz gerektiğini söyledim hep. En zor badireleri atlattık. Bizim gibi kimse sınanmadı. Ancak bundan sonra Türk ekonomisini hayal ettiğimiz yerde göremeyeceksek sorumlusu biziz. Biz oluruz başkası olmaz.
Güvenlikçilerimizin ekonomiye, ekonomimizin güvenliğe, siyasetimizin eko-politiğe kayıtsız........
© Yeni Şafak
