Demokratikleşme kalkınma ve Terörsüz Türkiye
Neden terörsüz Türkiye düzlemi bugün daha mümkün bir vasat olarak ele alınıyor? Bir önceki yazımda, terörsüz Türkiye’yi mümkün kılan farklı parametrelerin olduğunu ve bu parametrelerin her birinin sürecin pozitif bir aşamaya gelmesinde önemli katkıları olduğunu ifade etmiştim. Özellikle terörle mücadele noktasındaki doktrinel değişim ve güvenlik bürokrasisindeki süreç yönetiminin bu başarıda ne denli önemli olduğunu farklı yönleriyle ortaya koymuştum. Bu yazıda ise söz konusu değişkenlere ek olarak demokratikleşme süreci ve ekonomik kalkınma yaklaşımlarını ele alacağım.
1990’lara kadar türdeş toplum tasavvuru üzerinden sınırlı bir kapsama alanına hitap eden Kemalist modernleşme politikaları sadece eleştirel bir çerçeve üzerinden ele alınmış, bu çerçeve siyasetin ana aksı haline gelememiştir. Her ne kadar Özal , Erbakan ve Erdal İnönü gibi isimler konuya kültürel ve demokratik talepler üzerinden baksa da bu bakış açısı politik anlamda statükoyu değiştirebilecek bir etki yaratamamıştır.
Bugün ise terörsüz Türkiye’yi konuşabilme imkanı, Türkiye’nin terörle mücadeleyi
sadece güvenlik bürokrasinin bir meselesi olarak görmemesi ile yakından ilgili.
ERDOĞAN VE REFORM SİYASETİ
Söz konusu sürece dair ana akım siyaseti etkileyebilecek politik tartışmalar, AK Parti iktidarının ilk dönemlerine karşılık gelmektedir. Erdoğan liderliğindeki AK Parti, kısa bir süre içerisinde ortodoksinin dışına çıkarak yeni bir paradigma inşa etmiş ve merkeze yabancılaşmış toplum kesimleri ile mesafeyi kapatma yolları aramıştır.
AK Parti Kürt meselesinde de özellikle 2007 ile başlayan süreçte, konunun salt güvenlik boyutu üzerinden........
© Yeni Şafak
