Oxford’un merkezi
Tarihî kabristanlarda bir mezarı ararken, bazen uzun vakitler geçebiliyor. Oxford’un kuzeyindeki Wolvercote Mezarlığı’nda çok şükür böyle olmadı. Aradıklarımızı, elimizle koymuş gibi bulduk: J.R.R. Tolkien (1892-1973) ve Albert Habib Hourani (1915-1993). Tolkien’e dair merakım “magazin” seviyesindeydi, ama Hourani’nin kabrinin başında hürmetle ve muhabbetle durdum.
Lübnanlı Hristiyan bir ailenin oğlu olarak İngiltere’de dünyaya gelen Albert H. Hourani, gençlik yıllarında “köklerini aramak üzere” Ortadoğu’ya dönmüştü. Beyrut’ta yaşadığı dönemde Filistin meselesine derin bir sadakatle bağlanan Hourani, Siyonist işgale ve onun hamisi İngiliz yönetimlerine karşı tavrını erkenden netleştirdi. 1946’da Filistin’e gönderilen soruşturma komisyonunda görev aldı, Yahudilere karşı Arapları güçlü biçimde savundu. 1951’den 1979’da emekliye ayrılıncaya kadar Oxford Üniversitesi’nde Ortadoğu tarihçisi olarak ders veren Hourani, hem Doğu’ya dair önyargıları ve yanılgıları tashih etti hem de birbirinden önemli metinler kaleme aldı. Hourani’yi dönemindeki tarihçilerden ayıran en önemli özelliklerinden biri, Osmanlı İmparatorluğu’na yaklaşımda benimsediği müspet tavırdı.
Albert Hourani bir Hristiyan mezarlığının tam ortasında gömülüydü, ama çevresindeki kabirlerin aksine, taşına haç kazınmamıştı. Bundan da cesaret alarak, “Ah… Keşke!” diye mırıldanarak kabristandan ayrıldık.
Yaklaşık on dakika sonra, Kahire’deki Memlûk abidelerini........
© Yeni Şafak
visit website