Filistin soykırımının asıl kazananı Almanya’dır
İngiltere ve ABD, İsrail’i İslam coğrafyasının merkezinde kolonyal bir vekil yapı olarak kurdu. Başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa devleti tarafından bu yeni kolonyal yapı daimi olarak desteklendi. İsrail’e atfedilen birçok özellik de bu ilişkinin içinden doğdu. İsrail ve Yahudilere atfedilen üstün nitelikler İslam coğrafyasının istikrarsızlaştırılmasında önemli bir işleve sahipti. En önemli çıktılarından biri, zihinlerin kolonize edilmesidir. En yakın örnek 28 Şubat Sürecinde ortaya çıktı. Devrin kudretli isimleri Türkiye’yi İsrail’in talepleri doğrultusunda yeniden biçimlendirmek için ellerinden geleni yaptı. Bugünden geriye doğru bakıldığında İsrail gibi vekil bir yapının taleplerine göre koca bir ülkenin yeniden biçimlendirilmesi biraz da onur kırıcı görünüyor. Fakat devrin kudretli isimleri bu yapının arkasındaki güçlerin İsrail merkezli yeni bir düzen oluşturmak istediklerini anlayabiliyordu. Bu sebeple İsrail’e aşırı bir anlam yüklendi. İsrail etrafında örülen mitler bu dönemde çok daha öne çıkmıştır. İngiltere ve ABD, bu dönemde, İslam coğrafyasının tam merkezinde yeni bir Avrupa icat etmek için varını yoğunu ortaya koydu. Bu, onlar için elbette büyük bir riskti.
Risk sözcüğünün kapsamı oldukça geniştir. Özellikle Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan denge Avrupa ve ABD lehineydi. Bu dengenin zihin dünyamız üzerindeki etkisi çok belirgindi. Kuşkusuz bu denge Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı coğrafyasının dağılmasıyla nihai şeklini aldı. 19. yüzyılın Batı merkezli ideolojileri........
© Yeni Şafak
