menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bu dehşet tablosunu tiyatroya indirgeyemeyiz

17 0
23.06.2025

1991’deki I. Birinci Körfez Savaşı’yla İslam dünyasında yeni bir dönem başladı. Sovyet dönemi sona erdiğinde İngiltere-ABD hâkimiyetindeki Batı bloğu Almanya ve Fransa’nın desteği ile İslam coğrafyasında büyük bir işgal dönemini başlatmıştı. Yeni işgale sadece iki hafta kala entelektüel hayatımıza yön veren kişiler ne yazık ki hâlâ ABD öncülüğündeki işgal kuvvetlerinin Irak’a saldırmayacağını savunuyorlardı. Bir sahne kurulmuştu ve oyun oynanıyordu. Onlara göre bu savaş emperyalist ülkelerin çıkarlarına uygun düşmüyordu. Yeni bir savaşa gerek yoktu, emperyalist ülkeler ölümü göstererek bizi sıtmaya razı etmek istiyorlardı. Sovyetlerin dağılmasından sonra kaynakların paylaşımı için yeni bir düzenleme yapılması gerekiyordu. Yeni sömürgecilik kavramı etrafında oluşan fikirler de kaynak paylaşımının yeniden düzenlenmesini öngörüyordu. Bu fikirleri benimseyenlere göre yeni düzenlemenin yapılabilmesi için savaşa lüzum yoktu. Emperyalistler zaten istediklerini alacaklardı. Dolayısıyla ortada bir tiyatro vardı.

Birinci Körfez Savaşı yıllarında düşünce hayatımızı şekillendiren birtakım kavramların yeni bir gözle tahlil edilmesi en azından bizim için kaçınılmazdır. Otuz beş yıl gibi gerçekten uzun bir zamandan sonra İsrail-İran arasındaki sorunların tiyatro ve oyun kavramları etrafında tartışılması gerçekten etkileyicidir. Bunun tesadüfi olması mümkün değil. Gerekçeleri bir tarafa bırakıyorum, bırakmak zorundayız. Saddam’a kızmamızı gerektirecek birçok sebep vardı. Fakat ABD-İngiltere saldırıları otuz beş........

© Yeni Şafak