15 Temmuz’un onuncu yılına doğru
FETÖ’cülüğün Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olarak görülmeye başladığı zamanı veya olayı belirlemek isteğimizde çoğu kimse 2009 Davos “one minute” çıkışında uzlaşır. 2009’dan çok daha önce FETÖ elebaşının yönlendirmesiyle grup üyelerinin İsrail’le ilişkileri çok yoğundu ve bu durum gözlerden kaçacak gibi değildi. Fakat 1990’lı yıllardan itibaren FETÖ’cüler, liberal emperyalizmin himayesinde Türkiye’de ve yakın coğrafyamızda sürekli mevzi kazanmış ve güçlenmişti. Geriye doğru yapılacak araştırmalar, örgütsel yayınlarda din dilinin bariz bir şekilde geri palanda kaldığını gösterecektir. Fakat bu durum örgütün muazzam bir güç hâline geldiği zamanlarda fark edilmiyordu. Kişisel olarak 1990’ların ikinci yarısında bu yapının geleneksel dinî zihniyetin tamamen dışına düştüğünü tespit etmiş olsam da FETÖ, 28 Şubat sürecinde dinî alanda mevzi kazanmaya devam etti. Bu kazanım liberal yayılmacılığın taşıyıcısı rolünü üstlenmelerinden kaynaklanmıştır. Bunun da bir yansıması olarak FETÖ, örgütsel olarak en başından itibaren İslamcılık düşüncesinin karşısında konumlanmıştı. Fakat Erdoğan, Davos’ta “one minute” dediğinde FETÖ’nün liberal emperyalistlerin himayesindeki serbestliği sona erdi. Bu sebeple 2009 kelimenin tam manasıyla bir dönüm noktasıdır.
“One minute” o dönemde başbakan olarak görev yapan Sayın Cumhurbaşkanının, 27 Aralık 2008-18 Ocak 2009 tarihleri arasında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına karşı öfkeli bir çıkışı mıydı yoksa bir şeyler yapılması gerektiğine........
© Yeni Şafak
