Kınayı getir aney…
Nisan ayı Türkiye ekonomisi için yalnızca rakamların değil aynı zamanda toplumun ruh halinin de dile gelmesine sahne oldu. Ekonomik güven endekslerinde meydana gelen gerilemeler, teknik bir gerilemeden öte toplumda oluşan beklenti kaybını, piyasalardaki temkinli bekleyişi ve gündelik hayatın ağırlaşan yükünü açıkça yansıtması ile öne çıkıyor. Nisan ayında Tüketici Güven Endeksinin 2,3 puan azalar 83,9’a gerilemesi, Ekonomik Güven Endeksinin 4,2 azalarak 96,6 seviyelerine inmesi toplumun geleceğe umutla bakmasının önünde birtakım engellerin olduğunu, karabulutların aradan kaldırılması gerektiğine dair sinyaller veriyor. Bir dip not; ekonomik güven endekslerinde 100 puan, iyimserlikle kötümserlik arasındaki çizgi olarak kabul edilir. Bu eşiğin altındaki her değer, halkın ve iş dünyasının geleceğe dair pozitif beklentilerini kaybettiğini ve ekonomik kararlarında daha temkinli davrandığını gösterir. Reel kesim, hizmet sektörü, perakende ticaret sektörü ve inşaat sektörü güven endekslerinde meydana gelen dramatik düşüşler özellikle emek yoğun sektörlerde beklentilerin hızla zayıfladığına, üretim ve istihdam cephesinde huzurun yerini artan oranda belirsizliğe bıraktığına işaret ediyor.
Kısacası çarklar hâlâ dönüyor ama bu çarklar artık gıcırdayarak işliyor. Kredi kartı asgari ödemeleri artık bir tasarruf biçimi hâline gelmişken, vatandaş günlük yaşamını sürdürebilmek için borçlanmayı bir alışkanlığa dönüştürüyor. Bu durum sadece bireysel finansal dayanıklılığı değil, uzun vadeli ekonomik büyümenin temel dinamiklerini de zayıflatıyor.
Bu güven kaybının ardında yatan en önemli nedenlerden biri, enflasyonu kontrol altına almak için uygulanan yüksek faiz politikalarının kısa vadede toplumun geniş kesimleri üzerinde baskı oluşturması olduğunu hepimiz biliyoruz. Kredi maliyetlerinin yükseliyor olması ve finansal erişimde yaşanan sıkıntılar beraberinde yatırım iştahının azalmasını getiriyor. Fiyat istikrar vurgusu ön plana çıkarılsa da izlenen adına rasyonel Ortodoks dedikleri politikalar toplum üzerinde derin sosyoekonomik yansımalar bırakıyor.........
© Yeni Şafak
