menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Boykot” var, boykot var…

18 51
05.04.2025

Gün geçmiyor ki Türk siyaseti, trajikomik sahnelerden birine daha ev sahipliği yapmasın. Bir yanda CHP’nin çağrısıyla hayata geçirilmeye çalışılan ekonomik boykot, diğer yanda o boykotu adeta boykot eden ve markette kasiyer sırasında bekleyen yurttaşlar. Toplumsal “günah çıkarma” seansı öyle bir noktaya geldi ki, ana muhalefet genel başkanının “derbiyi televizyondan izlemeyin, radyodan dinleyin” önerisi karşısında insan ister istemez “bu kulaklar bunu da mı duyacaktı?” diyor. İşin daha da garip tarafı, bu girişimlerin Filistin için yapılan uluslararası boykotlarla eşdeğer tutulmaya çalışılması. İsrail ürünlerine karşı yapılan boykotları “duygusal”, “ilkesiz” ve “anlamsız” bulanlar, şimdi kendi organize edemedikleri tüketim molasını “politik bilinç” olarak pazarlamaya çalışıyor. İsrail mallarını boykot eden muhafazakâr ya da dindar genç “ilkel”, “hamasi” ve “sistem dışı” etiketi yerken; market alışverişini bir gün önce yapan seküler yurttaş “bilinçli tüketici”, “demokrat birey”, hatta “direnişçi” olarak yüceltiliyor. Bu tablo karşısında insan, ister istemez “Bu ne yaman çelişki anne?” dizelerini mırıldanıyor. Üstelik boykotu küçümseyenlerin, Starbucks’ı eleştirenlere “idiot” muamelesi yaptığı günler daha dün gibi aklımızda. Şimdi ise aynı çevreler, kendi organize ettikleri boykotu kutsal bir direniş ritüeline dönüştürmeye çalışıyor. Biri yalnızca bir tweet'le var olmaya çalışıyor, diğeri kalpten gelen bir vicdan çağrısı oluyor.


BOYKOT DEĞİL BİAT

Seküler elitin Filistin için yapılan boykotlara “romantik”, “ilkel” ya da “hamasi” demesi boşuna değil. Çünkü bu tepkinin ipleri ellerinde değil. Bu hareket yukarıdan değil, aşağıdan geliyor; kurgusuz, lidersiz ama gerçek. Tam da bu sebeple rahatsız ediyor. Zira halkın içinden gelen, vicdana yaslanan bu dalga kontrol edilemediği sürece meşru da........

© Yeni Şafak