Dindarlığın şimdi ve tarih okuması için bir manivela olarak kullanılması
Genelde İslam dünyasında özelde Türkiye’de sıkça tartışılan meselelerden biri, dindarlık meselesidir. Dindarlık çok farklı türden tartışmalara konu oluyor. Dinden tam olarak neyi anlayacağımız ve dini nasıl yaşayacağımız soruları yani dindarlığın mahiyet ve muhtevası özellikle popüler bir konu olarak sürekli gündeme geliyor. Son yüzyılda İslam dünyasının önde gelen şahsiyetlerinin cevaplamaya çalıştığı soruların başında dinî nasların Müslümanların mevcut vaziyeti dikkate alındığında nasıl yorumlanacağı sorusu gelir desek yanlış olmaz. Neredeyse çağdaş İslam dünyasındaki tüm hareketler bir bakıma bu soruya verdikleri cevaplarla temayüz ediyorlar. Kısaca dindarlık tartışmalarının çok geniş bir bağlamı var. Bu geniş bağlamda dindarlık tartışmalarının bir kısmı, dindarlığı, İslam dünyasının şimdiki durumunu okumak için, bu okuma vasıtasıyla da tarihimizi değerlendirmek için bir manivelaya dönüştürüyor. İşin ilginç tarafı, bu tartışmanın zıt kutupları aynı kavram üzerinden birbiriyle çelişen yorumlar yapıyor.
Özetle ifade etmek gerekirse; farklı kesimleri içerecek şekilde muhafazakarlar, dinden koptuğumuz ve dindarlığı elden bıraktığımız için görkemli günleri yitirdiğimizi, Batı karşısında yenildiğimizi ve iki yüzyıldır çok derinden yaşadığımız bir “zillete” düçâr olduğumuzu iddia ediyorlar. Muhafazakarlar içinde modernist olanlar, din hakkında iyimser veya olumlu bir yaklaşımla hareket ederek dini anlama ve yorumlama biçimimizin yani hâkim olan dindarlık biçimimizin söz konusu sonucu doğurduğunu düşünüyorlar.
Yine farklı kesimleri içerecek şekilde sekülerlere göre ise tam tersine dinî inanç ve uygulamalar tabiatı gereği Müslüman toplumları bilimsel meraktan geri bırakmıştır. Bu durum, zamanla Müslümanların hem tabiatı hem de dünyanın gidişatını okuma, anlama ve yorumlama becerisini kaybetmesine, nihayet bilimde, teknolojide ve toplumsal düzen anlayışında günceli, yeniyi ve moderni temsil eden Batı karşısında yenilmelerine yol açmıştır.
Her ne kadar birbiriyle çelişen yorumlar yapsalar da özünde iki taraf da aynı noktadan hareket ederek dindarlıkla tarzlarıyla izahı mümkün olmayan ve pek çok değişkenle değerlendirilmesi gereken tarihi ve toplumsal hadiseleri tek bir kavrama indirgeyerek anlamaya........
© Yeni Şafak
