menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yazık oldu Ahmet Arslan’a

38 0
14.08.2025

Ahmet Arslan,

felsefe yapan anlamında bir felsefeci değildir. Osmanlı Kelam düşüncesi, İslam ve Yunan Felsefesi alanlarında çalışıp, kimi üniversitelerde felsefe hocalığı yapmış; Kemal Paşazâde’nin Tehâfüt Haşiyesi ve Tahlili; İslam Felsefesi Üzerine; İslam, Demokrasi ve Türkiye; İlkçağ Felsefe Tarihi adlı vb. kitapları yazmış bir akademisyendir.

Şahsen İlkçağ Felsefe Tarihi’nden çok yararlanmış biri olarak Arslan’a yaşını da gözeterek -ki 81 yaşındadır- hürmet edilmesinden yanayım.

Bu nedenle, Arslan’ın sanal ortamdaki bir sohbetinden yapılan

cımbızlamalarla

son birkaç gündür sosyal medya

linçine

maruz kalmasına şu iki yönden üzüldüm. 1-Yaşı nedeniyle tutarlı bir iç bağa tabi olarak konuşamayacağının gözetilmemesi; 2-ABD-İsraili’nin Gazze’deki soykırımıyla birlikte iman, ahlak, siyaset, hak ve hukuk terimlerinin bilinen felsefi içeriklerini yitirdiği, deyim yerindeyse Tevrat’ın SiyoNazi katillerce bir el kitabına dönüştürüldüğü ve o kavramlarda da şirazenin koptuğu şu ortamda

İslam ve siyaset

ilişkisini yanlış köpürterek, şöhret budalalarına yem olması.

Bunların daha sohbetin ilk cümlelerinde açığa çıkarılması ise hayli ilginçtir: Sunucunun

afaki

yani

gelişigüzel

sorduğu “Tek tanrılı dinler olmasaydı ahlak kavramı daha farklı olur muydu?” sorusuna, Arslan, mahiyetleri ve göndergeleri son derece farklı olan iki ayrı hususu eşleştirerek, bodoslama dalmış, “Yunan ahlakı, Aristoteles ahlakı, Sokrates ahlakı; bu yüksek ahlakların hiçbirinde tanrıya........

© Yeni Şafak