Ya benimsin ya kara toprağın
Sahnede kötü bir koca var. Sima yabancı değil, epeyce tanıdık. Zorba ve takıntılı bir adam. Evini, ailesini idare edecek kapasitesi yok. Çapsızın, çulsuzun, beceriksizin önde gideni. Düzenli bir işi yok. Kazancı zayıf. Çalışmaktan da hoşlanmıyor. Ara sıra bulduğu geçici işlerden eline geçen üç beş kuruşu da içkiye kumara harcıyor. Evde çoluk çocuk aç, perişan hâlde. Konu komşu yardım etmese, kuru ekmek bile bulamayacaklar.
Adam geç vakit sarhoş gelince evde terör estiriyor. Dayak, küfür gırla. Sabah ayılınca salya sümük af dilese de kıymeti yok.
Tam Yeşilçam’ın kötü adam tipi.
Karısı yaşadığı sefalete, bitmeyen eziyete dayanamayıp boşanmak ister. Mahkemeye gider. Davaya bakan hâkim, kararını kadının istediği şekilde verir ve boşar.
Bir anda dünyası başına yıkılan adam, o kararı mümkünü yok kabul etmez. Mahkeme çıkışında böğürmeye başlar.
“Mahkeme kararını tanımam. Seni benden alamazlar. Buna hiç kimsenin gücü yetmez. Ya benimsin ya kara toprağın. Hâkim istediği kadar sizi boşadım desin. Ben seni bırakmam. Ölümüne sevdim bir kere. Vazgeçemem. Benden başka hiç kimse sana yaklaşamaz. Sana doğru bir adım atmaya kalkanın canına okurum.”
Fakat dönüş........
© Yeni Şafak
