menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kahvehane deyip geçemeyiz

32 8
21.05.2024

Eyüp Sultan Camii avlusunda toplanmıştık. Önümüzde bir tahta at, üstünde yeşil örtü, içinde mütebessim uzanmış bir efsane; kendini Necip Fazıl’ın “azat kabul etmez kölesi” sayan Hilmi Oflaz vardı. Hepimizin Hilmi Amcası.

1998 Mayısının 15’iydi. Hoca sordu “Nasıl bilirdiniz?” Cevap belli. Elbette iyi bilirdik. Hem de çok iyi… Saf hâlindeydik. “Er kişi niyetine” el bağlamıştık. Gözlerim yaş içindeydi. Dokuz gün önce vefat eden babamın cenazesinde tuttuğum pınar gözeleri bu defa durmuyordu. Hem ona ağladım, hem babama, hem kendime.

Sonra Hilmi Amcamızı Haliç’e bakan yamaçta üstadının yanına defnettik.

Aradan ne çok sene geçmiş. Çeyrek asırdan bir fazlası.

Yeni Şafak Pazar Ekinde bu hafta Ayşe Olgun’un Hilmi Oflaz sofra geleneği hakkında yaptığı haber ne güzeldi. Görmeyene tavsiye ederim. (https://www.yenisafak.com/hayat/her-fikre-acik-sofra-4621811)

Kahvehane, sadece kahve içilen yer değildir. Başka şeyler de içilir. Kıraathane, sadece gazete, kitap, dergi okunan yer değildir. Çok daha fazlasıdır.

Sosyal hayatın vazgeçilmez unsurudur o mekânlar. Kahve deyip geçemeyiz. Kültürün merkezidir.

Sohbet edilir, çay içilir, tartışılır, kavga bile edilir. Oturulup sessizce düşünülür, efkâra dalınır. Hilmi Oflaz sofrası da kurulur. Zeytin, peynir, domates ekmek ile........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play