Kabadayılar ülkesi
Ne çok kabadayılık heveslisi varmış memlekette. Aramızda ne çok gizli kabadayı yaşarmış. Hemen efelenmek, ne kadar da yaygınlaştı. Genci yaşlısı ‘racon’ peşinde. Hava atmak, caka satmak, bol para harcamak arzusunun sonu yok. İçinde ‘racon’ geçen bozuk cümlelerle karşısında kim varsa ezmek, yüksekten konuşmak, vurmak, kırmak… Bir de tabii “kafasına sıkmak”la tehdit etmek. Tipe bakınca tam at hırsızı; dilinde boyundan büyük laflar, küfürlü konuşmalar… Sinirler, gerilmiş yay gibi. En ufak bir aksilikte masaya yumruk vurmalar, silah çekmeler… Dizilerden aparılmış taklit lâflar… Çapulcular kendilerini mafya sanıyor.
Nedir, ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?
Buraya nasıl geldik?
Bu vesait, bizi buraya mı getirecekti?
Hak hukuk ne zaman unutuldu? Anlayış niçin kayboldu? Müsamahanın işi mi çıktı?
Saygı nereye gitti? Sevgi nerede kaldı? Nezahat uğramadı mı?
Efendilik, beylik, hanımlık, hepsi masal mı? Delikanlılık hikâye mi?
El yumruğu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz sanıyor. Sonra karşısına gerçek bir babayiğit çıkınca manzara başka renk. “Aman abim, canım abim.” Sıkıya gelince “Ben ettim, sen etme”.
Dizilerdeki dünya gerçek değil ama gel de anlat. Hepsi yarışa girmiş vaziyette. Polisin yılda bir gün çalıştığı, kanunların kırk yılda bir uygulandığı ilginç bir memleket hayal etmişler. Kafalarına göre koşturup gidiyorlar.
Ezeli var, ebedi var.
Çukuru var, tümseği var… Masumu var, suçlusu var… Eşkıyası var, çetesi var… Teşkilatı var, örgütü var… İçerdesi var, dışardası........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden