menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Diyanet ve Meallerin Denetimi

32 2
13.06.2025

29 Mayıs 2025’te 7549 nolu kanun TBMM tarafından onaylandı. Mezkûr kanuna göre, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki Din İşleri Yüksek Kurulu, Kur’ân meallerini kamu kurumları, özel kişi ve kuruluşların talebi üzerine veya resen inceleyebilecek, bir mealde İslam’ın temel ilkelerine aykırılık tespit ettiği takdirde, onun toplatılmasını, yayımdan kaldırılmasını ve dijital ortamlardan silinmesini talep edebilecek. Bu kanun onaylandıktan sonra bazı basın ve medya organlarında ve sosyal medya hesaplarında konuyla ilgili epey yazılan ve söylenenler oldu. Bu yayınların çoğu, ağır eleştiri içerikliydi. Bu yetkiyi kullanırsa Diyanet’in bir nevi engizisyon mahkemesine dönüşeceği, laik düzende böyle bir uygulama olamayacağı, bunun fikir hürriyetine zarar vereceği söylendi. Hatta bazı akl-ı evveller, Trump’ın yönetim şeklinin Türkiye’yi de etkilediğini söyleyip bu meseleyi ABD ile irtibatlandırma dehasını (!) gösterdi. Bazıları da bu yasayı Türkiye’de fikir özgürlüğünün kalmadığına gerekçe gösterip mealini yakacağını söyleyerek meseleyi bayağı bir şov malzemesine dönüştürdü.

Evvelki gün, bu konuyu istişare etmek üzere Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı Hoca ile görüştüm. Kendisi, bir önceki dönemde Din İşleri Yüksek Kurulu’ndaki meal komisyonunun başkanlığını yürütmüş kıymetli bir akademisyen. Hoca, mezkûr kanunun aslında 2018’den beri KHK ile yürürlükte olduğunu, ancak kurulun konuyu son derece hassas bir şekilde takip ettiğini ve sadece Kur’ân’ı tahrif ettikleri açık olan çok az sayıdaki mealin yasaklanması yönünde talepte bulunduklarını belirtti. Kamuoyunda ayyuka çıktığı gibi Diyanet’in, istediği mealleri yasaklatmaya çalışacağına dair bir algının gerçeği yansıtmadığını, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun düşünce özgürlüğünü kısıtlayacak bir karara imza atmayacak kadar ilim ve vicdan sahibi insanlardan oluştuğunu, aşırı ve yasakçı görüşleri onaylamayacağını, toplumun huzurunu kaçıracak faaliyetlerde bulunmayacağını ifade etti. Şahsi görüşü olarak da meal yasaklama talebinin, çok dar çerçevede tutulması gerektiğini söyledi. Bendeniz de aynı kanaatte olduğumu ifade etmek isterim. Az önce de hâlihazırda Din İşleri Yüksek Kurulu’ndaki meal komisyonunun başkanlığını yürüten Prof. Dr. Ömer Kara Hoca ile uzun bir görüşme yaptım. Kendisinin verdiği bilgiye göre komisyon üç üye ve on uzmandan oluşuyor. Şu ana kadar çeşitli şikayetler üzerine elli yedi meal incelenmiş, bunlardan on yedisi hakkında toplatılması yönünde karar alınmış, diğerlerinde düzeltme yapılması yönünde tavsiyede bulunulmuş. Kendisine, konuyla alakalı akademik camiada bir tedirginliğin oluştuğunu, bu tedirginliğin giderilmesi ve meal toplatma kararının çok sınırlı sayıda tutulması gerektiğini ifade ettim. O da meselenin kamuoyunda çarpıtıldığını, sadece tahrif örneklerine rastlanılan meallerin toplatıldığını, bundan sonra da öyle olacağını söyledi. Aktardığı örnekler, hakikaten tercüme ile alakası olmayan tamamen tahrif ya da çarpıtma denilebilecek örneklerdi.

Konuyla ilgili tartışmalar üzerine Din İşleri Yüksek Kurulu, kısa bir açıklama yaptı. Bu açıklamada hangi kriterlere göre bir meal hakkında toplatma kararı alındığını ortaya koydu ve toplatma kararı verilen meallerden bazı örnekler sundu. Ayrıca bu meselenin, düşünce özgürlüğü ve yorum farklılığıyla ilgisinin olmadığını net bir şekilde vurguladı. İlgili yazının şu kısmını........

© Yeni Şafak