İsrail İran’a neden saldırdı? İran ne kadar dayanabilir? İran mı dağılır, İsrail mi çöker? İş nükleere kadar gider mi? İran içindeki ölümcül ihanet… Türkiye nasıl ders çıkarmalı? Bu şizofren devlet Türkiye için de varoluşsal tehdittir!
Gazze’deki soykırıma karşı küresel ölçekte hareketlenen insani konvoy, büyük organizasyonlar için hazırlık yaparken İsrail, 13 Haziran’da ansızın İran’a şok edici bir saldırı yaptı.
Tahran’ı vurdu, nükleer bilimcileri vurdu, İran ordu ve istihbarat üst düzey ekibini adeta yok etti. İran içindeki Mossad örgütlenmesi üzerinden suikastler yaptı. Öyle ki, İran içeriden vuruluyor, büyük ihanetle yüzleşiyordu.
İlk gün İran yönetimi hiçbir şey yapamadı, kilitlendi. Bu haliyle saldırı savaş ya da başka bir ülkenin saldırısından çok, içeriden yürütülen karmaşık ve çok büyük bir terör saldırısıydı.
Elbette içerideki organizasyonda kullanılanlar İsrail İran vatandaşlarıydı. (Burada Türkiye’nin alacağı büyük dersler var.) Mossad bu kişiler üzerinden içeride de SİHA’lar yapmış, araçlarla İran içinde belli yerlere sevk etmiş, hatta içeride SİHA üretim atölyeleri bile kurmuştu.
İRAN “İSRAİL’İN NÜKLEER
SIRLARINI ELE GEÇİRDİK” DEDİ
SALDIRILAR BAŞLADI...
Ama bu saldırıdan önce çok önemli bir şey daha oldu. Pek kimse dikkat etmese de İran, “İsrail’in nükleer sırlarını içeren bütün bilgileri ele geçirdiğini” açıkladı. İran devlet televizyonu, “İsrail’in nükleer sırları İran istihbaratının eline geçti. Nükleer tesisler, planlar, malzemeleri içeren dosya çok büyük ve İran’a aktarılması zaman aldı” diye yayın yaptı.
Bu dosyada neler olduğu tam bilinmiyor. Bu, ilk bakışta klasik İran propagandası olarak algılandı. Bu yüzden de üzerinde durulmadı. Ama savaşın bugün aldığı hal, iddianın doğru da olabileceğine işaret ediyor. Eğer gerçekse, İsrail’in İran’a saldırısının ana amacı bu olabilir.
“İRAN TEDBİRSİZLİĞİ” İSRAİL’İN EN ETKİLİ SİLAHI HALİNE GELDİ
İsrail saldırısı ABD-İran nükleer pazarlıkları devam ederken yapıldı. İsrail olası bir anlaşmadan korkuyordu ve ısrarla bunu sabote etmeye zaten çalışıyordu. Trump’ı İran’la savaşmaya ikna edememişti. Hem anlaşma ihtimalini sabote etmek hem de Trump’ı istemediği bir savaşa mecbur bırakmak için bu senaryoyu devreye soktu.
“İran tedbirsizliği” diye bir gerçek vardı ve o gece de İsrail’in en etkili silahı bu oldu. İran kendi içinde korkunç bir ihanet yaşarken, askeri, sivil ve istihbarat kademelerinde içeride operasyon yapabilecek çevreler, İsrail’e destek verip, İran’a büyük zarar veriyordu.
SINIR KAÇAKÇILIĞI “İSTİHBARAT
KAÇAKÇILIĞI”NA DÖNÜŞMÜŞ!
İran yönetimi, bir taraftan İsrail saldırıları ile mücadele ederken bir taraftan da iç işgalcilerle mücadele etmek zorunda kaldı. Muhtemelen bu çevreler, İsrail’le ortaklaşa rejimi devirme, İran’ı parçalama hesabı içindeydiler.
Tahran yönetimi bağlantılı çevreler, SİHA’ların İran-Irak sınırından, Kuzey Irak’tan içeri sokulduğunu iddia ettiler. Sınır kaçakçılığı Mossad için “istihbarat kaçakçılığı”na dönüştürülmüştü.
O GECE ASLINDA, İNGİLTERE
VE ALMANYA DA İRAN’I VURDU
İsrail uçakları Tahran semalarındaydı, füzeleri her yeri vuruyordu, İran şok içindeydi ve cevap veremiyordu. Birileri içeriden İran’ı kilitlemişti. Bir devlet için ölümcül bir çaresizlikti bu. Uçaksavarları bile çalıştıramadılar.
Evet İsrail istediği hedefleri vurmuştu. Ama aslında vuran sadece İsrail değil, ABD ordusuydu. Trump ne derse desin, bölgedeki ABD ordusu ile İsrail ordusu tek bir orduydu ve İsrail tarafından yönetiliyordu.........
© Yeni Şafak
