Mühim olan insanlık değil miydi?
Çıplaklık bir istismar mıdır? Sektörel bir enstrüman mıdır? Estetik bir faktör müdür? Daha epeyce soru sorulabilir. Ancak aslında temelde hep aynı şeyi tartışıyoruz. Sürekli tartışmakla aslında dinleyeni olmayan bir zeminde sadece konuşmuş oluyoruz. Ve aslında bu tartışmalarda genellikle ofansif olanla defansif olan çok objektif biçimde konumlanmıyor.
Çıplaklığın bir istismar konusu olduğunu söyleyenlerin sözleri, sosyolojik zeminde toplumsal değerlerden, inançlardan, ahlaki ölçülerden bağımsız ele alınabilir mi? Mesele toplumsal değerlerden tamamen koparılarak basit bir çağdaşlık-gerilik tartışmasına konu edilebilir mi? Benzer durumlarda dünyanın bütün toplumlarında rahatlıkla yapılan eleştiri ve tepkiler, bizim ülkemizde abes bir “Hangi devirde yaşıyoruz!” vaveylasıyla karşılanır oldu.
Bu toplumun tepesinde nedense çok uzun yıllardır abes bir çağdaşlık sopası sallanıp duruyor. Kendi hissiyatına ilişkin en ufak bir seslendirme girişimi hemen bu sopanın gölgesi üzerine düşürülmek suretiyle akim hale getiriliyor.
Bir toplum çağdaş olmak için caddelerini, hava alanlarını, gazetelerini ve ekranlarını,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d