menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Son Bayram

41 34
14.06.2024

Birisinin kulakları duymuyor. Şaşkın şaşkın bakıyor işitemediği konuşmaların ardından. Ötekinin ayakları felçli. Torunları duyanı duymayanla karıştırıyor. Duymazlığa gelmek oyununu bozmak için.

Ablasının, “Ben artık işitemiyorum,” diye kulağına doğru bağırmasına sessizce, “İşitecek ne kaldı ki?” diyor.

Abla, kardeşinin duymadığı sözleri yerine onun yatağa bağlanışına dertlenerek, “O daha küçük. Benden on yaş küçük. Sekseninde ha var ha yok,” diyor.

Demek ölüm kimselere yakışmıyor. Sekseninde bile küçük olabiliyor insan. Gözleri evin ahşap kirişlerine takılıyor. İsten kararmış kara kirişlerine. “Aha bunları kadınlar getirmiş dağdan. Her birini bir kadın. Şimdiki on kadın kaldıramaz yerinden. Şimdinin kadınları kadın mı?”

Torunları kahkahalarla cevap veriyor. “Doğru, şimdinin kadınları kadın değil. Erkekleri de erkek değil. Zaten insanlık öleli çok oluyor. Devir yaratık devri. Bizler yaratığız. Uzaydan geldik. Hööö.”

Bir cevap gelsin diye sormadığı sorusu böyle sulu sepken cevaplanınca, eliyle havada umutsuz bir daire çiziyor. Gözü dalıyor. Fındık bahçelerinden aşağılara doğru, ta denize kadar bir şey akıp gidiyor gözlerinden. Torunlar şimdi başka âleme doğru bakmakta olan yaşlı kadına karşı sebebini bilemedikleri bir ürperme geçiriyorlar. Korkutucu geliyor yaşlılık. Belki babalarının annelerinin dualarından. “Herkesten geriye kalmak.” Her neyse herkesten geriye kalmak?.. Korkuyorlar. Hayatın yarışa benzeyen çehresi gibi ölüm. Oysa bazen kızıyor büyükler, “Ne vardı erkenden terk-i diyar edecek” diye. Sonra, “Vakti gelen gider” diyorlardı. “Allah sıralı ölüm nasip etsin” diyorlardı. Sıra... Sırası gelen gider.

Seksen yaşındaki küçük kardeş, ablasının bakışlarında sanki maziyi seyrediyor. “Aç kaldık. Açık kaldık. Başımızın üstünde bir dam olmadı. Velakin bir gün kırmadık birbirimizi. Malın ardına düşmedik. Yokluğumuzu bölüştük. Olaydı paramız pulumuz, onu da bölüşürdük.”

Biri hariç ötekiler kahkahalarla gülüyorken geveze olanı şamata şenlik bağıra bağıra itiraz ediyor: “En kolay bölüşülen yokluktur. Olaydı fındık bahçeleriniz, çaylıklarınız... Bakalım neyi ne kadar paylaşırdınız?”

İki takıma ayrılıveriyor torunlar. “Yok benim ninem diye söylemiyorum, bizimki cömerttir. Sizin ninenizin hakkını elden geldiğince verirdi. Ama tam vereceği sıra Hakkı sizlere ömür. Meğer Hakkı ölmemiş mi?”

Sarışın oğlanın Hakkı’yı öldürme esprisinin altında kalmayan yeşil gözlü kız, “Yok şimdi bu olmadı. Hakkı öldü diye hak vermemek olmaz. Bizim ninemiz sizin ninenizden daha........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play